Gazeteci Ferhat Tepe nin kaçırılarak katledilişinin 29’uncu yıldönümünde anne Zübeyde Tepe, “Yemin ettim, hainlerin peşini bırakmayacağım” dedi. Tepe ailesi, 29 yıldır adalet mücadelesi veriyor.
Özgür Gündem Gazetesi #Bitlis# muhabiri Ferhat Tepe, 28 Temmuz 1993'te evinden çıktıktan sonra kaçırıldı. Tepe'nin cansız bedeni 8 Ağustos günü Elazığ’da Hazar Gölü yakınında bulundu.
Tepe ailesi, 29 yıl aralıksız olarak faillerin bulunup yargılanması için mücadele ediyor.
“Kürt olduğu için”
Aynı zamanda Cumartesi Anneleri üyesi olan Ferhat Tepe’nin annesi Zübeyde Tepe, sosyal medya üzerinden duygusal bir paylaşım yaptı.
Zübeyde Tepe, “Bügun Ferhadımı düşündüm. Canım oğlum; ne acıdır ki 29 yıldır ona hasret kalmışım. Bende yemin ettim o hainlerin peşini bırakmayacağım. Canım Ferhadım, nur yüzlü oğlum. Ben bu mücadeleyi sonuna kadar devam edeceğim, senin yanına gelinceye kadar. Mekanın cennet olsun, yıldızlar yoldaşın olsun, meleklerle beraber ol. Katilerin yeri cehennem olsun” dedi.
Anne Tepe, Cumartesi Anneleri eyleminin 899’uncu haftasında da, “Katiller bulununcaya kadar, adalet önüne çıkarılıncaya kadar biz bu mücadeleye devam edeceğiz. Oğlumun suçu neydi? Oğlum Özgür Gündem muhabiriydi. Kürt olduğu için, yakılan-yıkılan köyleri, faili meçhul cinayetleri yazıyordu, başka hiçbir suçu yoktu… Biz çocuklarımızın yanındayız. Hiçbir zaman onların davalarından vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullanmıştı.
“Sensiz geçen 29 yıl oldu”
Tepe’nin kardeşi Ayşe Tepe de, sosyal medya hesabından, Canım abim ‘Mavi gülüşlü çocuk’ . Sensiz geçen 29 yıl oldu. Unutmadık. Unutturmamak için elimizden gelen her şeyi yaptık. Katillerinin peşini bırakmadık. Lanetle anılacak ve sonsuza dek öyle kalacaklar” diye yazdı.
Ferhat Tepe Davası
1974 Mayıs'ında Bitlis’te doğan ve lise son sınıfta Özgür Gündem gazetesinin Bitlis muhabiri olarak çalışmaya başlayan Ferhat Tepe, 28 Temmuz 1993'te şehir merkezinde bulunan evinden çıkarken 3 kişi tarafından kaçırıldı.
Kaçırılırken bindirildiği aracın daha sonra Bitlis İlçe Karakolu önünde görülmesine rağmen gözaltına alındığı kabul edilmedi.
Kendilerini “Türk İntikam Tugayı” olarak tanıtan bir grup, o dönem Demokrasi Partisi (DEP) Bitlis İl Başkanı olan baba İshak Tepe’yi arayarak oğlunu kaçırdıklarını, karşılığında bir milyar liralık fidyeyi ödemesini, DEP il binasının tabelasını indirmesini ve partiden istifa etmesini istedi.
İshak Tepe, Bitlis Asayiş Şube Başkanlığı’na, Emniyet Müdürlüğü’ne, Savcılığa, Valiliğe, OHAL Valisi’ne, İçişleri Bakanı’na ve Başbakan’a başvurarak oğlunun bulunmasını istedi.
Ailenin başvurduğu kurumlar olayı aydınlatacak hiçbir işlem yapmadı. 13 günlük ısrarlı bir arayışın sonunda ailesi Ferhat’ın ağır işkence görmüş bedenine Elazığ Kimsesizler Mezarlığı’nda ulaştı.
Bir balıkçı tarafından Hazar Gölü’nde bulunan Ferhat Tepe, ailesi her yerde onu ararken “meçhul kişi” olarak gömüldü.
Resmi iddia ise Ferhat’ın yüzlerce km uzaklıktaki Hazar Gölü’ne yüzmeye gittiği ama yüzme bilmediği için de boğulduğu şeklindeydi…
Bu süreçte, Ferhat Tepe’nin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanlığında işkenceli sorguda gördüğünü söyleyen çok sayıda tanığın ifadesine başvurulmadı.
Ailenin Tatvan 6. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Korkmaz Tağma’ya yönelik iddiaları soruşturmaya dahil edilmedi. Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı delilleri toplamadan, tanıkları dinlemeden, olayı aydınlatacak hiçbir girişimde bulunmadan soruşturmayı kasten zaman aşımına uğratarak kapattı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 9 Mayıs 2003 tarihli kararında, Ferhat Tepe soruşturmasında “şaşırtıcı eksiklikler” olduğu tespitini yaparak etkin bir cezai soruşturma yapmadığına kanaat getirdi ve Türkiye’yi mahkum etti.
Savcılığın etkin bir soruşturma yürütmeksizin dosyayı kapatması üzerine aile, bu sefer de Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
Anayasa Mahkemesi 16 Haziran 2016 tarihli kararında, savcılığın soruşturmayı genişletmek için somut hiçbir talimat vermediğini, olayı aydınlatacak işlem yapmadığını, delillerin toplanması konusunda gerekli özenin gösterilmediğini, rutin yazışmalar dışında hareketsiz kaldığını, soruşturmanın sürüncemede bırakıldığını belirtti ve ihlal kararı verdi.
Ancak AYM zaman aşımını gerekçe göstererek soruşturmanın yeniden açılmasını engelledi.[1]