Geçenler de “Nemrut Dağı”nın isminin verilmesi konusunda Alman arkeologların anlatımlarını aktarmıştım. Karl Humann ve Otto Puchstein kendilerine “bu dağın ismi Nemrut Dağıdır” diyen Karl Sester’in söylediklerini boşa çıkaran açıklamalarını yayınlamıştım. Sonuçta Karl Sester Osmanlı devletinin parayla çalışan bir memuruydu. Osmanlı devletinin istemi doğrultusunda dağa ve tapınağa söz konusu ismi vermiştir. “Nemrut Dağı ve Tapınağı”nın ismini 1882-83 yıllarında verilmiştir.
Yine Alman arkeologlarla birlikte çalışan Osmanlı yetkililerden biri olan Osman Hamdi Bey ile Osgan Efendi 1883 yılında kaleme aldıkları “Le tumulus de Nemroud-Dagh. Voyage, description, inscriptions“adlı eserde Nemrut isminin nereden geldiğine dair açıklama yapma zorunluluğunu duyuyorlar. Söz konusu kitapta da Müslüman halk olağanın ve doğalın dışına çıkan, heybetli ve akılları ermediği eserleri Nemrut’ta mal ediyorlar. Bundan dolayı Mezopotamya, Suriye ve Ön Asya’da bir çok yere Nemrut Kalesi, Nemrut Sarayı ve Nemrut tepesi gibi isimler verilmiştir, diyorlar.
“Nemrut Dağı’na ilişkin kaynakları okurken Kürdistan’ın bir çok yerinde olduğu gibi KAXTA’da da bir çok şehir ve köy değiştirilmiş ve tanınmaz hale getirilmiştir. Buna coğrafi jenosid derler.
Kaxta ve Nemrut üzerine araştırma yaparken, her tarafta Kaxta’nın önüne “Kürdçesi KOLİK” tabiri yerleştirilmiş durumdadır. Bu tespitin gerçekle alakası yoktur. Yani KAXTA, KOLİK’ın alternatifi değildir, KOLİK KAXTA’nın alternatifi olsun.
Biraz daha konuyu açarsak, 1880’lerin başında Kiepert’in çizdiği geniş bir Ön Asya harita var. Bu harita ’da Samsat’tan Eski Kahta’ta gidilirken ŞEYH BABA köyünün hemen üstünde KOLİK köyü var. Yakarı da Bölem ile Kaxta Çayının yanında dağa yakın bölgede de KAXTA var. Yani KAXTA ve KOLİK iki ayrı yerleşim birimiydi. KAXTA kaza, KOLİK tipik bir Kürd köyüydü.(Haritaya bakınız!! Hem KAXTA'yı ve hem de KOLİK köyünü kırmızı renkle işaretlemişim)
Aktüel olarak elimizde bulunan Osmanlı belgelerinde 1918 yılında Elazığ Valisi’nin talimatıyla Kaxta’nın merkezi “ESKİ KAXTA” dan KOLİK köyüne taşındı.
Bölge halkı yoğun bir şekilde KAXTA’ya KOLİK demeye devam ettiler. Aynı şey ARGUVAN içinde geçerlidir. Arguvan Bizans İmparatoru Birinci Basile tarafından yakılıp yıkıldı ve kalesi yerle bir edildi. Arguvan yine halkın bilkincinde varlığını devam etti.. 1893 yılında Arguvan aktüel olarak Elazığ kazası olan Maden’a bağlı bir nahiye idi.(Arguvan üzerine yazdığım yazı serisinde üzerine duracağım)
T.C döneminde Arguvan ismi görmezlikten gelinde ve 1957 yılında “TAHİR KÖYÜ”ne Arguvan ismi verildi.. Her halde bu TC tarihinde bir ilkti. Eski ismi yeniden bir yere vermek. Bizim insanlarımız hala Arguvan’a Tahir Köyü demelerinin nedeni budur. Bundan 60 yıl önce Tahir Köyü’ne Arguvan ismi verildi ve bu tüm hafızalarda canlıdır. Arguvan’da Tahir Köyü’nün alternatifi değil, biri Kürdçe ve diğeri Kürdçe olmasın. Arguvan eski ve tarihi bir isim.
KAXTA’da çok eski ve tarihi bir yerleşim birimidir. Wikipedia’nın KAXTA maddesinin Kürdçe bölümüne dahi Kolik’in Türkçesi KAHTA diye yazmışlar. Türklerle ne alakası var KAXTA’nın? . Türkler bizim bu topraklara gelmeden çok önceleri KAXTA vardı.
Osman Hamdi Bey ile Osgan Efendi 1883 yılında kaleme aldıkları yukarı sözünü ettiğim kitapta Kaxta’nın içler acıcı bir konumda olduğunu 40 civarında kulübe gibi evlerin bulunduğu bir yerleşim birimi olduğunu söylüyorlar. Kaxta’da büyük bir kayanın üzerine inşa edilen bir Arap köşkü var ve arkasında çok hızlı bir şekilde akan KAXTA çayı var.
Köşk üzerine yaptıkları incelemelerde Bizanslar tarafından inşa edildiği ve bir Bizans Haçını da tespit ediyorlar. Bölge Araplar tarafından işgal edildikten sonra Melik Mansur tarafından köşk yeniden tamir ediliyor ve görkemli bir hale getiriliyor. Sözünü ettiğim yazarlar Melik Mansur dan 100 yıl sonra köşkün yeni den bir tamiri yapılıyor.
Osman Hamdi Bey ile Osgan Efendi KAXTA’ya ilişkin “Asırlardan beri bu saray ayaktadır. Yakın bir zamanda KAXTA köyü tümden kayıp olacaktır. Uzun yıllar Melik Mansur’un köşkü bu koca kayanın üzerinde varlığını sürdürecektir”diyorlar.
1 Nisan 1893 tarihinde Paris’te yayınlanan “LE YİLDİZ- L’Etoile Orientale” adlı dergide Akçadağ, Malatya, Adıyaman’da meydana gelen bir depremden söz ediyor. Bu depremde Kahta’nın 16 köyünde büyük bir hasar meydana geliyor. 279 ev yerle bir oluyor. 125 insan ölüyor ve 1600 hayvan telef oluyor.
Acaba bu depremin Osman Hamdi Bey ile Osgan Efendi’nin sözünü ettikleri içler acısı durumda olan Kaxta merkezi üzerinde etkisi neydi bilemiyoruz.
Osmanlı arşivlerinde de çalışan Vital Cuinet,1891 yılında Paris’te yayınladığı “La Turquie d'Asie : géographie administrative, statistique, descriptive et raisonée de chaque province de l'Asie-Mineure“ adlı eserinin ikinci cildinde genel Kaxta ve merkezinin nüfus oranını şöyle vermektedir.[1]