İdeoloji üzerine söylenmiş en iyi sözlerden biridir ‘’insan idrakine giydirilmiş deli gömlekleri cümlesi. İnsanları belirli sınırlar içerisine hapsedip fikirlerinin gelişmesini engelleyen, açık fikirliliğin en büyük düşmanı olarak görülen düşünce kalıplarıdır ideolojiler.
Bu anlamda daha doğuya gidince değerler anlamında ideolojilerin hakim olduğuna gençlerin öz değerlerine daha az bağlı olduklarına şahit oldum. Benim için önemli olan bazı değerlerin oradaki bazı genç insanlar için komik değersiz, pasifize eden gereksiz bir takıntı olarak görülmesine şahit olunca şaşırdım.
Genel görünümde fazlasıyla politikleşmiş ön yargılı, ideolojilerin hakim olduğu bir grup birey gördüm karşımda; kafalarına soktukları ön yargı o derece büyüktü ki karşılarındaki insanı ne olduğu kim olduğu önemli değildi, ötekileştirici, dışlayıcı, ön yargılı bazı gözlere maruz kaldım. Bu maruz kalmaya gücendim, kırıldım ama bu yaşanmış iyi olmayan tecrübe benim bakışlarımın ön yargılı olmasına neden olmadı bana yabancı olmayan bir kültür ve insan mizacı fakat fazlasıyla ön yargılı ve şüpheci yaklaşımlar. Oysaki ben göründüğüm kadardım. Heyecanlı, çekingen, iletişim becerileri düşük düzeyde olan politikadan bir haber, tabiri caizse apolitik sıradan bir bendim.
Bu serzenişten yola çıkarak; #Kürt#ler de tıpkı diğer milletler gibi doğal olarak kendilerine özgü yaşam biçimleri, kültürleri, dilleri, inanç biçimi olan bir halktır. Kürtlerin geçmiş tarihlerini incelediğimiz zaman görüyoruz ki kendi dinamikleri içinde birçok âlim din adamı mütefekkir çıkarmış bir millettir.
Yıllardır yapılan baskı, ötekileştirme, küçümseme, imkanların doğu bölgesine kısıtlı götürülüp orada yaşayan insanları mahrum bırakma, bölgede otorite kurmuş bazı ideolojilerin varlığı vb sebeplerden ötürü oluşan ön yargılar sonucunda bölge yıllardan itibaren var olan bir sorun yumağına dönüşmüştür.
Sorun yumağına dönüştürülen bir halk ve o halkın çocukları gençler, üretilen ideolojilerin kıskacında kendini ifade etme ve varoluş mücadelesi vermektedirler.
Kürt toplumunun bağrına ve gelecek nesillerin içine kangren olarak bırakılmış toplumun kültürel genetiğini, sosyo-ekonomik yapısını bozmuş ideolojiler Kürt gençlerini ailesinden kopuk, tarihsel kültürel kimliğini Kürt kültürü içinde harmanlanmış olan âlim, filozof, bilim insanları, başta olmak üzere dünya'ya yön vermiş düşünürleri örnek alacakları yerde, kendi değer yargılarıyla örtüşmeyen, hayat teranelerine bir katkısı olmayacak özellikle ekonomik ve sosyal sermayesi düşük aile çocukları başta olmak üzere, akılcı, çağdaş, hümanist ve sağlıklı düşüncenin en büyük düşmanı bazı ideolojilerin elinde git gide geleceksiz, üzgün, kayıp insanlık kadrosuna eklemlenmiş bir şekilde Hayatlarına devam etmektedirler.
Yaşanan bu ve benzeri kargaşa ortamlarından dolayı küçük yaşlarından itibaren siyasetle tanışan, devlet ve ailesinin arasındaki pozisyonu daha çocuk yaşlarda idrak etmiş bilinci buna göre şekillenmiş çocukluğundan gençliğe orta yaşına kadar bu kini biriktirmiş bu öfkeyle mücadele ederken kendi yaşam modülleri nede zarar verecek süreçlere yol almış bir halkın çocuklarıdır.
İdeolojilerin kıskacına sıkıştırılmış Kürt gençleri bu ideolojilere karşı söylenen gülden hafif eleştirilere dahi kapalı bazı ideolojilerin jandarmalığına soyunmuşlardır.Bir durumu irdelerken şu sorulmalı davamı, ideolojimi Yoksa şahıslar mı önemlidir?
Dava nedir: Savunulan bir düşünce ve ideale ulaşma çabası, davaların yürütücü liderleri olur ve bu liderler fanidir fakat davalar belirlenen o hedefe ulaşmak için hep vardır. lider ölür yeni bir kadro ve lider gelir fakat amaçları hep aynıdır o davanın.
Bu halkın çocukları dağlara neden çıkarıldı? Bu bağlamda Kürt gençlerini neredeyse yarım asırdır dağa çıkarmış bir dava yani ideoloji var ve bu dava uğruna oluşmuş bir toplumsal hareket mevcut. Bu uğurda canını vermiş ve vermeye hazır sayısını bilmediğimiz genç insanlar var yine bu davayı siyaset arenalarında temsili yete soyunmuş siyasi örgütlenmeler var.
Kürt aile yapısını değerlerini geleneklerini tanımadan anlamadan dışlayıcı söylem ve eylemlerin sonucunda gelinen bu nokta her biri bir yere savrulmuş vatanından, şehrinden, köyünden uzak o yörelerin değerleri, yakılan köylerin enkazında yok olmuş, bir insanlık, gençlik bırakıldı geriye. Yüzyılların emeği ürünü zulümle karışık kötülükler yüzünden boşaltılmış insansız şehirler, köyler, beldeler, yıkılan bir kültürün yerle yeksan edilen insanı, halkı, çocuğu, genci.
İdeolojilerin kıskacına bırakılmış bir toplumun insanlık değerleri Nasıl normalleştirilecek, nasıl gelişebilecek ki küçümseyip horlanan, dar ağaçlarında sallandırıp asit kuyularında faili meçhullere gönderilen insanların, araç arkalarında yerlerde sürüklenen gençlerin, haftalarca ölü bedeni yerlerde bekletilen annenin. nasıl düzeltilecek yıkılan bin yılların ürünü, insan üretimi halkın değerleri, kırılan duyguları, üzerine kan damlatılan, gözyaşı dökülen, ağıtlarla karışık havarları.
Anlatılan bu sorun Birikmiş ve patlayan bu öfke ülkenin sistemsel yanlışının toplumsal tezahürüdür. Bu toplumsal harekete bu açıdan bakmayıp terör sorunu olarak bakıldığı müddetçe bu durum bu şekilde karambole bürünüp devam edecek gibi.
Hülasa olarak Kürt sorununda terör sorunu çıkaran bu ülkenin bir avuç aklı yıllardır bu karambol içinde devam eden sancılı, hastalıklı bitirilmek istenmeyen bu sorun nedeniyle sosyolojik anlamda çok karışık bir sürece girmiştir dini ve öz değerlerinden kopuk, ailevi gelenek değerleri unutulmuş kültürel mirası kaybolmaya yüz tutmuş üretilen ideolojilerin kıskacının kurbanı olmuş bir gençlik oluşturuldu. Öyle ki bu genç insanlar oluşturulan ideolojilere eleştirisiz, koşulsuz itaat etmekte eleştirenlere de yüksek sesle tepkilerini göstermektedirler.
Devletin resmi kayıtlarında geçen terör sorunu Kürt halkının bazı kesimlerinde ise varoluşsal sorun Kürt olabilme sorunu yöre insanının kişiliğini yaşam biçimini kültürel değerlerini yozlaştırmış aile değerlerinden koparıp önemsiz bir hale getirmiştir.
Nede olsa artık din ümmet söylemlerine kanacak bir kitle de yok. Onlar Resmi ideolojinin ötekileştirdiği, kendi muhitlerinde birer muhalif modunda özgürlük bayraklarını ellerine aldıkları gün eminim ki küçümsenen kültürleri ile karşınızda bir anıt gibi duracaklar ve onları anlamadan dinlemeden susturanlar da derin kesif bir utançla karışık mahcubiyete bürünecekler tabi vicdan varsa.[1]