Yusuf Ziya Bey’in Meclis konuşması… 1-T. B. M. M. ZABIT CERİDESİ, Yüz sekseninci içtima, 25 . 1. 1339 Perşembe Cilt 26
Yusuf Ziya Bey: -Lozan Sulh Konferansında esnay-i müzakeratta İngilizlerin Baş murahhasları Lord Curzon bizlere evet #Kürd# arkadaşlarınıza tecavüz, taarruz, hakaret ediyor. Ve buna maatteessüf murahhaslarımız lâzımı veçhile cevap vermemişler. Müsaade-i aliyenizle bu kürsüden Lord Curzon’a cevap vermek istiyorum. (Hepimiz iştirak ediyoruz sesleri)
-Arkadaşlar Lord Curzon Kürdistan’dan gelen mebuslar Mustafa Kemal Paşa tarafından tayin edilmiştir diyor
Hüseyin Avni Bey (#Erzurum#) – İngiltere’de olur öyle şey; Türkiye’de olmaz.
Yusuf Ziya Bey (#Bitlis#) -Kürd arkadaşlarınız için cahil ve Kürdleri temsil etmiyor diyor. (Kendi cahil sesleri) Cehaletin manası eğer İngiliz siyasetine uymamak ise biz itiraf ederiz ki: Cahiliz. (Bravo sesleri)
Tunalı Hilmi (Bolu) -İngilizler dokuz asırlık meşrutiyete malik olduklarını söylüyorlar. Onlar utansınlar.
Yusuf Ziya Bey (Bitlis) – Cehalet İngilizlerin senelerden beri ilkaat ve ifsadatına kapılmamak demekse biz itiraf ederiz ki cahiliz. Arkadaşlar! Mebuslar tâyin değil, intihab edilir. (Hay, hay sesleri) (Millet reşittir sesleri) Bir millet mebuslarını intihab eder. Bu hakikat, bu bariz hakikat karşısında Lord Curzon eğer kıyasen söylüyorsa, eğer İngiltere’de mebuslar, Lord Curzon’lar, Lloyd George’lar tarafından tâyin ediliyorsa o, buna nazaran söylüyorsa mazurdur. Çünkü kıyasen söylemiş oluyor.
Sırrı Bey (İzmit) – İngilizler bu intihapta iki milyon lira sarf etmişlerdir.
Yusuf Ziya Bey (Bitlis) -Yok hakikati bilerekten, hakikatin hilâfına siyaset yapmak için söylüyorsa, bir kasd-ı mahsusla gelişigüzel söylüyorsa…
Hacı Şükrü Bey (Diyarbekir) – Halt etmiş.
Yusuf Ziya Bey (Devamla) – Beyanatın kasdettiği hakareti, beyanatın ifade ettiği hakareti bütün mânasiyle kendisine bu kürsüden reddediyorum ve arkadaşlarım da reddediyor. (Hay hay biz de reddediyoruz sesleri) (Alkışlar) Arkadaşlar burada, Millet Meclisinde Mustafa Kemal Paşanın tâyin ettiği mebuslar, uşaklar yoktur. (Bravo sesleri) (Alkışlar)
İsmail Subhi Bey (Burdur) – Fakat İngilizlerin tâyin ettiği Hicaz Kıralı vardır.
Yusuf Ziya Bey (Devamla) -Burada büyük bir milletin vekilleri vardır, öyle bir milletin ki, senelerden beri İngilizler bütün mevcudiyetleriyle bütün varlıklariyle onları ifsada çalıştığı halde yine onlar Lord Curzonların ifsadatını dinlememiştir ve onlar, âtisini müdrik bir milletin vekilleridirler. (Bravo yaşa sesleri)Arkadaşlar Lord Curzonları o kanaatte yaşayan insanlar hâlâ bu milleti Mustafa Kemal Paşalarla tanıyorlarsa pek ziyade aldanıyorlar. (Bravo sesleri)
Dursun Bey (Çorum) — Mevzu güzel, devam.
Yusuf Ziya Bey (Devamla) — Hâlâ Mustafa Kemal Paşalara kudretler, kuvvetler, birçok salâhiyetler isnad ederek burada bir Meclis değil, bir paşa olduğunu farz ediyorlarsa çok hata ediyorlar. Burada ancak ve ancak bir milletin kanaatinde hür, reyinde hür mebusları, vekilleri vardır. (Bravo sesleri) Paşa Hazretlerî, buradaki arkadaşlarından mütekabil olmak şartiyle fazlaca hürmete mazhardırlar. (Hay hay sesleri) Bundan başka Paşa Hazretlerinin, ne fazla bir salâhiyeti, ne fazla bir kuvveti ve ne de bir kudreti ve ne de dedikleri gibi mebusları, milletvekillerini tâyin edecek bir salâhiyeti vardır. (O da Ankara Mebusudur, bir mebusdur sesleri.)
Necib Bey (Mardin) -Yusuf Ziya Bey, Lord Curzon’u tekzib eden mazabıt-ı intihabiyemizdir.
Yusuf Ziya Bey (Devamla) – Arkadaşlar, Lord Curzon’a bihakkin cevap vermek için nazar-ı dikkatinizi maziye, biraz geçmiş günlere irca edeceğim. O günlere ki, ancak o günlerden bugünler görünür. O günlerden bugünkü hakikatin mahiyeti tezahür eder. 16 Mart hâdisesi tahaddüs etmiş, müteveffa Osmanlı İmparatorluğu bir inkiraz herc ü merci içinde çırpınıyor, Wilson’un mahut projesi hâlâ milel ve akvamı aldatacak bir kıymeti muhafaza ediyor. Avrupa’nın siyaset elçileri hâlâ milel ve akvama hak, hukuk vereceğinden bahsile haykırıyor, bağırıyor. Hulâsa bir kahkahanın teranesi çınlıyor. İşte o günlerde Büyük Millet Meclisi içtimaa davet edilmiş, halka mebuslarının intihabı lüzumu tebliğ edilmiştir. Arkadaşlar! îşte bugünlerde Kürtler serbest sahada ve hiçbir tazyik altında olmayarak bu intihaba iştirak ettiler. Eğer Kürtler ayrılık, gayrılık gütseydiler bu intihaba iştirak etmez, bu intihaba arkasını döner, fikrini terviç için çalışırlardı. Hiçbir vakit, hiçbir tazyik onları o yollarından çeviremezdi.
Hüseyin Avni Bey (Erzurum) — Mütarekede gönderdikleri paralar yine kendi yüzlerine çarpıldı.
Yusuf Ziya Bey (Devamla)– Arkadaşlar İngilizler, “bütün milyonlarıyla altınlarıyla çalıştıkları halde, Kürtler, bu intihaba iştirak ettiler, bu intihaba iştirakleriyle yalnız bu gayeyi istihdaf ettiler, o da; Türk kardeşleriyle teşrik-i mesai etmek…
Hacı Şükrü Bey (Diyarbekir) — İstanbul’a giden Meclis-i Mebusana bile intihab edilmedi dediler. (Namussuzdur sesleri)
Hakkı Bey (Ergani) – Namuslu olduğunu kim iddia ediyor? Namus yok ki, herifte…
Yusuf Ziya Bey (Devamla) — Arkadaşlar, Kürt vatandaşlar, bütün kanaatlerini bir umdede topladılar, o umde, o gaye ise Türklerle tevhid-i mukadderat. Çünkü mevcudiyet, çünkü varlık, çünkü esaretten kurtulmak bu umdeye muhavveldir. (Bravo sesleri) Arkadaşlar; eğer Lord Curzonlar Kürdlerin hak ve hukukundan bundan on beş sene evvel bahsetseydiler korkarım ki, bir tesir bırakır, bâzı dimağları ifsad edebilirlerdi. Fakat Kürdler, Kürd münevverleri Arnavutluğun akıbetini görüp dururken Irak’ın, Suriye’nin akıbetini görüp dururken, İrlanda’nın saday-ı matemini işitirken hiçbir âkibete, hiç iğfalâta doğru gidemezler. (Alkışlar) Hiçbir gaye gütmezler. O sadalar, o yalancı sesler hiçbir kimseyi iğfal edemez ve mücerret kendi kendilerini aldatırlar. Binaenaleyh arkadaşlar; işte o günlerde, o kara günlerde bu camialarda intihaba iştirak eden ve bizi bu mahiyette intihap ve izam eden milletin biz vekilleri Lord Curzon’a bağırıyoruz ki; biz Kürdistanın hakiki vekilleriyiz. Senden ve senin siyasetinden Musul’u istiyoruz ve alacağız!.. (Bravo sesleri, alkışlar); (Musul’a hırsızlıkla girdiler sesleri) Arkadaşlar; bu hakkımızı, bu hukukumuzu Avrupa siyasileri teslimde tereddüd etmemeli ve gecikmemelidir. Tereddüd ederler ve gecikirlerse, petrol kuyularındaki İngiliz siyasetinin yanı başında kanlı kuyular hazırlayacak yine o Kürdlerdir. (Bravo sesleri, alkışlar) Binaenaleyh arkadaşlar biz hakkımızı taleb ediyoruz ve haklı bir sada ile bütün beşeriyete bağırıyoruz ki, bizim hakkımızı vermelidir. Hakkımızı taleb ederken, hakkımızın karşısında Lord Curzonların iğrenç sadalarına kulaklarımızı tıkıyoruz,
Lütfi Bey (#Siverek#) — Rica ederim Ziya Bey Lord demeyiniz, Kurt deyiniz! (Handeler)
Yusuf Ziya Bey (Devamla) – Arkadaşlar, bu hakkımız teslim edilmezse, o beğenmediği Kürdlerin elleriyle hafr edeceğimiz kuyularda İngiliz siyasetini boğacağız. Allah şahid olsun! Binaenaleyh, biz tâlib-i hakkız. Hakkını, hukukunu taleb edenlerin yardımcısı Hazreti Allah’tır. (Alkışlar, bravo sesleri)
Reis- Efendim, müsaade buyurunuz, ruznamede bu hususta bir şey yoktur. Yalnız bugünkü gazetelerde bu bapta bir havadis vardır. (Gürültüler)
Şeriye Vekili Vehbi Efendi (Konya) – Efendim, arada Türklük ve Kürdlükten bahsolunuyor. Bu Mecliste Türk, Kürd yoktur, bir Kütle-i İslâmiye vardır ve bu kütle-i İslâmiye içinde cahil bir fert yoktur, cümlesi münevverdir.”
Yusuf Ziya Bey , çok önemli konulara temas etmiş oldukça ileri görüşlü ve demokrat bir kişilik ortaya koymuştu. Mütareke dönmelerinde İngilizlerin Kürtleri koparmak için çalıştıklarını ve bunun için hadsiz altınlar sarf ettiklerini ifade etmişti. Kürdlerin özgür iradeleri ile varlıklarının devamını Türklerle birlikte olmakta gördüklerini açık bir şekilde beyan etmişti. Ayrıca zaferden sonra ülke üzerinde herhangi bir gücün diktasını kabul etmeyecekti.[1]