Kolay değildi #Mem û Zîn#'in, Dewrêşê Evdî'nin, Siyamend û Xecê'nin hikayesini anlatmak. Bedellerle alınan bir yol... MKM, işte yaşamı uğruna ölecek kadar çok sevenler sayesinde var oldu. Nursen İnce, diğer adıyla Sarya... MKM'nin hikayesi Sarya'nın hikayesidir. Sarya'nın ilk kez yayınlanan bir şiirine yer veriyoruz.
Kardeşi Yüksel İnce: O dönem hem gazetede hem de #Mezopotamya Kültür Merkezi#’nde çalışıyordu. Kayy-Der'de Govende Hilo oyunu çıkarılacaktı. Orada Sarya rolünü ona teklif ettiler. Modern dans dersleri almaya başladı. Sonrasında da Sarya karakterine hayat verdi. Sarya ismini aldığını gittikten sonra öğrendik.
Sarya'nın rol arkadaşı Hasan Cansu: Gerçekten de kendi yaşamında biraz özgür düşünceyi, özgür yaşamayı, dansıyla da yaptı. Hala onun yarattığı dans, onun yaptığı dans ile uğraşıyorum. Onun dansının gücünü, onun dansının özgürlüğünü, yarattığı o düşünceyi içimizde yaşatmaya çalışıyoruz.
Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) Kürtçe adıyla Navenda Çanda Mezopotamya, 27 Eylül 1991 yılında, yani Kürt uyanışının ve kirli savaş konseptinin amansız bir mücadele içinde olduğu yıllarda, #Musa Anter#, Feqî Huseyin Sağnıç, #İsmail Beşikçi# ve Ali Temel'in öncülüğünde bir grup aydın tarafından kuruldu. Müzik, tiyatro, sinema, halk dansları, çağdaş dans gibi sanatın birçok dalında üretim yapan MKM, ezgileriyle direniş halayına ritim tutuyor, vurulup düşenleri melodiye dönüştürüyor, dil olmadığı iddia edilen Kürtçenin zengin ovalarında bereketli bir üretime imza atıyordu.
Kürdistan kentlerinde 90'lı yıllarda faili meçhul, köy yakma ile köy boşaltma gibi baskı ve zulmünden kültür-sanat çalışmaları da nasibi alıyordu. Şehitler veriyor, zindanlar, işkenceler, kapatmalar, yasaklar görüyordu. Ezgileriyle yaşamın sanatını üretenler dağlara sevdalanıyor, patikalara yol alıyordu. Gelip geçenler oluyordu. Onlar, sadece dili yasaklı Kürt halkının değil Mezopotamya'daki tüm halkların da sesi, dili ve rengi olma misyonunu üstleniyordu. Kolay değildi Mem û Zîn'in, Dewrêşê Evdî'nin, Siyamend û Xecê'nin hikayesini anlatmak. Bedellerle yol alınan bir yolculuktu. Bu yolu Ali Temel, Abdulmelik Sêxbekir (Evdilmelek Şêx Bekir), Hozan Hogir, Şehid Argeş, Şehit Baran, Cebrail Gültekin, Helin Basak Kanat, Yusuf Cig ve Nursen İnce gibi nice isimler yaşamlarıyla açmıştı. MKM, işte bu yaşamı uğruna ölecek kadar çok sevenler sayesinde bugünlere ulaştı, bir sanat geleneği yarattı. Nursen İnce, diğer adıyla Sarya... MKM'nin hikayesi biraz da Sarya'nın hikayesidir.
Sarya...
Sarya... İsmi gibi yaşamı da şiir... Resmi adıyla Nursen İnce. O hayat verdiği bir karakterin ismini almış ve onunla yoluna devam etmiş bir direnişçi, bir devrimci. Sarya'dan kısa bir kesit için ondan iki yaş küçük olan kardeşi Yüksel İnce ve unutulmayan efsane oyunu Govenda Hilodan rol arkadaşı tiyatro sanatçısı Hasan Cansu ile konuştuk. Sarya, 15 Şubat 1975 yılında Kars’ın Arpaçay ilçesine bağlı Carcı köyünde 5 kardeşin üçüncüsü olarak dünyaya gelir. Babası memur olduğu için Kars'tan Burdur'a göç ederler. Sarya'nın çocukluğu burada geçer. İlkokulu burada, orta öğretimin de bir kısmını Burdur'da okur. Sonra yine bir göç başlar. Babasının tayini bu sefer İstanbul'a çıkmıştır, ortaokula İstanbul'da devam eder. Ardından lise yılları. Ticaret Meslek Lisesi’nde bankacılık ve muhasebe bölümünde okur.
Kararlı bir kişilik
Kardeş İnce, anılarını bizimle şöyle paylaşıyor: Beraber büyüdük. Aynı zamanda çocukluk arkadaşıydık. Beraber oyun oynuyorduk. Çok karakterli bir kişiliği vardı. Kararlı, dediğini yapmak isteyen, biraz isyankar, aslında korkusuz da diyebilirim. Liderlik özellikleri vardı. Oyun oynarken, çocuklarla iletişiminde gruplar oluşturur onlara liderlik yapardı. Böyle güzellikleri de vardı. Daha sonraki dönemlerde şiire, edebiyata çok fazla ilgisi vardı. Lise dönemlerinde Nazım Hikmet'in şiir kitaplarını yanında götürdüğü için müdürden uyarı almıştı. 90’lar dönemiydi. Körfez savaşı sırasında Saddam'ın Kürtlere yönelik saldırısından sonra çok fazla göç olmuştu. Kürtler Türkiye sınırına geliyorlardı. Göç eden Kürt halkına yönelik okulda bir yardım kampanyası başlattı. Böyle duyarlılıkları hep vardı. Bir şeyler yapmak için çabalıyordu.
Elinden her iş gelirdi
Liseden sonra Sarya artık daha aktif bir çalışma içine girmek ister. Bir dönem Mezopotamya Kültür Merkezi’nde ilk olarak fotoğrafçılık ve sinema bölümünde çalışmalara katılır. Sonrasında Koma Serhildan folklor ekibinde devam eder. Tabi bu sırada başka kurumlarda da çalışmalar yürütüyordu. Ardından gazetede çalışmaya başlar. İlk olarak Özgür Ülke gazetesinin muhasebe bölümünde, sonrasında da kültür-sanat sayfasında çalışmaya başlar ve kültür-sanat muhabirliği yapar. Özgür Ülke bombaladığı dönem gazetede çalışıyordur. Ancak tesadüfen o gün orada değildir. Kardeş İnce, O dönem hem gazetede hem de Mezopotamya Kültür Merkezi’nde çalışmalarına devam etti. Sonrasında bir grup tiyatrocu tarafından Kayy-Der'de Govende Hilo oyunu çıkarılacaktı. Orada Sarya rolünü ona teklif ettiler. Sonra o rol için dersler almaya başladı. Modern dans dersleri, zaten folklor geçmişi vardı. Sonrasında da Sarya karakterine hayat verdi. Sarya ismini aldığını gittikten sonra öğrendik diyor.
Şiir yazardı
Sarya'nın edebiyat ve şiire de ilgisi vardır. Bu ilgisini kardeş İnce şöyle anlatıyor: Edebiyata ve şiire merakı yüksekti. Sürekli şiirler yazardı, küçük küçük notlarla yazdığı mısralar, şiirler çoktu. Hala defterlerinin arasında bulurum. Şiirleri, yaşamsal, günlük problemler, hissiyatı, yaşama bakışı gibi şeylere yönelikti. Özgürlük tutkusu, yani hem toplumsal hem de kendi iç dünyasına yönelik şiirleri vardı.
Unutamıyorum...
Kardeş İnce, aklından çıkmayan bir anıyı da bizimle paylaşıyor: Ağabeyim gittiği zaman biz kardeşler arasında da kötü bir dönemdi. İkimiz bir kavga yaşadık. Sonrasında gelip sarılmıştı ve aslında bu yüzden birbirimize kızgın değiliz demişti. Birbirimizle bir sorunumuz, problemimiz yok. Sadece bu durumu kabullenemiyoruz ama geçici bu. O yaklaşımı bana büyük bir güç vermişti. Ağabeyim Orhan İnce şimdi cezaevinde, 26 yıl oldu. DGM’de yargılandı ve müebbet aldı.
İki perdelik özgürlük dansı
Sarya'nın Gowenda Hilo oyunundaki rol arkadaşı Hasan Cansu ise 1990’dan itibaren tiyatro ile uğraşmaya başlıyor ve çalışmalarına hala devam ediyor. Ondan da rol arkadaşı Sarya'yı dinledik. 5 kişiden oluşan bir ekip ile Teatra Evina Welat'ta çalışmalara başladıklarını anlatan Cansu, Birlikte bizim bölgenin, Bingöl'ün bir derneğinde iki perdelik dans oyununa başladık. Sarya arkadaşı da orada tanıdık. Orada bir araya geldik diyor. Sarya'nın rol aldığı oyun ile ilgili bilgi paylaşan Hasan Cansu, şöyle devam ediyor: Metropollerdeki Kürt tiyatrosunun yer aldığı ilk gruplardan birisiydik. Teatra Jîyana Nû ile birlikte aynı döneme denk geliyor. Nursen arkadaş da o zaman MKM folklor ekibindeydi. Sonra bizimle beraber çalışmaya başladı. Oyunun ismi aslında Lal'dı. Konuşmayan bir kadın, dilsiz ama aynı zamanda dansıyla özgürleşen, dansıyla bütün var olan olaylara tepki gösteren bir karakter yaratıldı. Böyle başladık sahneye, tabi bunu yaparken bazı sıkıntılarımız oldu işin açıkçası. Hatta şunu da diyebilirim biz bu oyunu çalışırken evlerde bile çalışıyorduk. Nursen ile evlere gidiyorduk, o evlerde çalışma alıyorduk. Kendi evlerimizde de çalışma alıyorduk. Öyle yürüdü o dönem. O zamanki o şartlar ve koşullarda öyle bir çalışma ortamı oluşturduk. Genelde hep oyun üzerine konuşurduk, oyun ile alakalı sohbetlerimiz olurdu. İki perdelik oyun bir dans tiyatrosu, ilkti açıkçası. Skeçler vardı iki perdelik, ama dans böyle kitle için yeni bir şey oluyordu, herkesin merakla bir bekleyişi vardı. Tepkiler de biz gösterime girdiğimizde çok iyiydi. Sarya’nın da çok iyi dans ettiğini, kendini çok iyi yetiştirdiğini söylemek lazım.
Dansıyla özgürleşti
Sarya ismini de oyun ile birlikte alır. Sarya, karakterini dansıyla özgürleşen kadının isyanını ortaya koyar. Deyim yerindeyse karakterini gerçek yaşama da uyarlar. Oyunun içeriğini anlatan Cansu, Normalde oyunda benim eşimdi, sonra ben kardeşim tarafından arkadan kalleşçe öldürülüyorum, ben öldürüldükten sonra Sarya’yı kardeşime vermek istiyorlar. Sarya’nın da bunu dansıyla reddetme durumu vardı. Kabullenmeme durumu vardı. Gerçekten bunu dansıyla müthiş bir şekilde yansıtıyordu. Oyunun karakteri biraz da öyleydi. Govenda Hilo'nun içindeki akış öyleydi. Reddetti, kabul etmedi, eşim ölmüş ben onun kardeşi veya abisine varamam ya da bir başkasına varamam gibi dansıyla sürekli kendisini dile getirdi. Biz onu sahnede çok iyi bir şekilde gördük. Gerçekten de kendi yaşamında biraz özgür düşünceyi, özgür yaşamayı, dansıyla da yaptı vurgusu yapıyor.
Sessizliğinde derinlik vardı
Oyun sadece 5 kere sahnelenir. 5'i de İstanbul'da çeşitli kurumlarda gerçekleşir. Ve Sarya, 1995 yılında Kürt Özgürlük Mücadelesi'ne katılır. Oyun Sarya'nın gidişiyle bir daha sahnelenmez. Sarya'nın normalde çok sessiz bir kişiliği olduğunu dile getiren Cansu, Aslında çok sessizdi işin açıkçası ama meğerse sessizliğinde derinlikler varmış. Tabi bunu sonradan öğreniyoruz. Oynadığı karakter kişiliğe bürünmüştü. Daha önceden biz bunun tartışmasını yaptık. Gerçekten de o özgür düşüncesi, o özgür bakışı, bazı feodal yapıları oyun içerisinde reddedip gerçekten kendi hayatında var etmesi ilginçti bizim açımızdan. Bizi böyle biraz düşündürdü. Karakteri de öyleydi. Bir o kadar sessizdi ama bir o kadar da sessizliğinde çok büyük derinlikler, derin düşünceler yattığını sonradan öğrenmiş olduk. Kendi yaptığı dansı da zaten öyleydi. Hiç konuşmuyordu, sürekli dans eden, oyun içerisinde çıkan olaylara karşı tepkisini dansla dile getiren bir karaktere sahipti. Kendi yaşamında da biraz içselleştirdi diyor.
Dansının gücü muazzamdı
Sarya ile sohbetlerinin unutulmaz olduğunu dile getiren Cansu, o döneme dair şunları söylüyor: Biz genelde Taksim’e gider gelirdik, aynı zamanda grup şeklinde gider gelirdik. Ama biz onunla vapurun arkasında otururduk. İkili dans olduğu ve sürekli dans ettiğimiz için o dans sahnelerini konuşurduk. Vapurun arkasında oturup martılara simit atardık, aynı zamanda da ikili dansı nasıl yapacağımızı konuşurduk. Hiç unutamadığım şey onunla ilgili bu anılarımız oldu. Hep sakin sakin arkada oturur dansı konuşurduk. Hala onun yarattığı dans, onun yaptığı dans ile uğraşıyorum. Hala da yapıyorum. Biraz Sarya’nın dansını da içinde barındıran, biraz da onu anımsatan dansları yapmaya çalışıyorum. Yakında o da çıkacak. Etkisini ancak böyle anlatabilirim. Oradaki o sanatın gücünü aslında içimize yerleştirdi. Bunca sene oldu hala onun bize yerleştirdiği sanatı yaşatmaya çalışıyoruz. Biz onu hiçbir zaman unutmadık. Onun dansını, onun dansının gücünü, onun dansının özgürlüğünü, yarattığı o düşünceyi içimizde hala bir şekilde yaşatmaya çalışıyoruz.
İlk röportaj
Kürt tiyatro sanatçısı Hasan Cansu, sözlerini şöyle noktalıyor: Bunca yıl sonra onunla ilgili ilk kez benimle görüşüldü. Sizin röportaj talebinizle bir şaşkınlık yaşadım. Gerçekten onunla ilgili danslar yapıldı, klipler yapıldı, bir sürü şeyler anlatıldı ama hiç kimse onun dans arkadaşı olarak benimle konuşmadı. Bu röportaj benim için çok değerli ve önemli.
Sarya 16 Kasım 1997 yılında yaşamını yitirir. Ailesi bir ay sonra Sarya'nın şehadet haberini alır. Cenazeyi ise koşullardan dolayı alamaz.
* * *
Sarya ve Baran...
Teatra Sarya Baran
Grup adını Özgürlük Mücadelesi için savaşan iki devrimci kadından alıyor. Sarya ve Baran iki Kürt kadın aktör ve devrimcidir. İstanbul MKM kurulduğunda Jiyana Nû Tiyatrosu grubunda yerlerini alırlar.
Sarya Baran Tiyatrosu, oyuncularının tamamı kadın olan bir tiyatro topluluğudur. Kürdistan’ın ilk kadın tiyatrosu grubudur. Bağımsız bir gruptur. Bu grubun sadece üyeleri değil oyunları da kadın hikayelerinden oluşmakta ve kadın ve çocuk oyunlarını kendilerine temel almaktadır. Grubun yönetmeni, kıyafetleri, makyajı ve kostümü, dekoru ve ışıklandırması, kadınların fikirleri ve elleriyle hazırlanıyor. Dört kadın 6 aylık tiyatro eğitiminin ardından grubu oluşturuyorlar. İlk oyunları ‘Jina Bi Tenê’, ‘Diqîrim’, ‘Aştî (di) Baskê Çûkê De Ye’ gibi oyunlar ve ‘Diziya Bexçe’ adlı bir çocuk oyunu.
Sarya Baran Tiyatrosu artık bu kadınlar için bir tiyatro okulu haline geldi. 2020’de Şehîd Yekta Herekolê Festivali’nde, ‘En İyi Yönetmen’ ve ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödüllerini kazandı. Tiyatronun kurucularından Sarya Golan, “Kadının bir varoluşu vardır, yaşamda nasıl etkileşime girer, nasıl sever, nasıl sinirlenir, nasıl yaratır, tüm varlığını ve mücadelesini insanlara estetik olarak sunar. Kadının oyunculuğu hayatından uzak değildir, hayattaki, sanattaki mücadelesi, hayat ve mücadele ile aynıdır” diyor.
* * *
Sarya’nın şiiri
Devrimci halkımın gözlerinden umut
Yıpranmış nasırlı ellerinden zafer
Ve yasaklanmış dilinden
Özgürlük marşını dinliyorum
Yeşil tulumlarıyla gerillamın
Bu köhne düzeni yıkışını
Ve kuzu postuna bürünmüş sömürgecileri
Kurşuna dizişini izliyorum
Halkımın sesini duyuyorum Diyarbakır’dan
Halkımın sesini duyuyorum Botan’dan
Halkımın sesi Mezopotamya’dan
Yoldaşlarımın bir avuç umudu
Tüm Kürdistan’a serpiştirdi
Canını koydu özgürlük uğruna
Yoldaşlarım, kadın, erkek, çocuk
Yoldaşlarım insan, insan
Ve insan
Yoldaşlarım bu ölüm-dirim davasında[1]