İnsanlık tarihinin en eski yerleşim yerlerinden #Adıyaman# talana açık tarihi bir kent. Baraj altında bırakılan, korumaya alınmayan tarihi eserler restorasyon adı altında yıkılıyor ya da aslından eser kalmıyor. Tuz Hanı ile karşımıza çıkan restorasyon facialarının bir diğer örneği ise Kahta Kalesi.
Adıyaman insanlık tarihinin en eski yerleşim yerlerinden biridir. Palanlı Mağarası ve bulunduğu havzada çıkan tarihi bulgular bunu doğruluyor. Devletin #Kürdistan#’ın tarihi alanlarına karşı tutumu ise yıkım, su altında bırakma, yakma veya hiçbir bilimsel arkeolojik çalışmalara fırsat tanımama. Atatürk Barajı’nın altında kalan Kommagene Krallığı’nın başkenti Samosata (Samsat) ve daha yeni sular altında bırakılan Hasankeyf tarihi havzası en acı tarihi kayıplarımızdan sadece ikisi.
Resmi kaynaklara göre Adıyaman’da 76 arkeolojik sit alanı, 48 tarihi dini yapı, 56 tarihi sivil mimari, 3 tarihi askeri yapı, 6 doğal sit alanı bulunuyor. Bilinen bu alanların kazı araştırması yok denecek kadar az veya başlanılan hiçbir kazı neticelendirilmemiş. Onlarca tümülüs (höyük) ve nekropol hala keşfedilmeye muhtaç. Tarihi alan olarak belirlenen alanlarda koruma veya çalışma olmadığı için ise sürekli tarihi eser kaçakçılarının hedefinde bir şehir oldu.
42 bin yıl önceye kadar uzanan tarihiyle Palanlı Mağarası bulardan birisidir. Paleolithik çağlardan günümüze kadar varlığını koruyan mağaraya çizilen dağ keçisi figürü yeterli koruma altına alınmamakla beraber halkın ziyaret edebileceği bir yolda bulunmamakta.
Arsemia tehdit altında
Aynı şekilde Arsemia antik kenti, M.Ö. 163 - M.S. 72 yılları arasında varlık göstermiş Kommagene Krallığı’na ait önemli kalıntılarının olduğu bir yer. Askeri tünellerin, tören yolunda bulunan tanrı-kral kabartmalarının, Kommagene Krallığı’nın kanunlarının yazıldığı tabletler ve rölyef kabartmaların ayakta durduğu antik bir kent. Buradaki eserler de korunma açısından yetersiz olduğu için yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
Baraj altındaki 4 bin yıllık höyük
1983’de inşaatı başlayan ve 1990 yılında açılışı yapılan Atatürk Barajı ile sular altında bırakılan tarihi havzanın altında onlarca höyüğün bulunduğu halk tarafından biliniyor. Bu höyüklerden birisi 2021 yılında aşırı sıcaklardan baraj suları çekilince orataya çıktı. Uzmanlar bu höyüğün 4 bin yıl önceye ait olduğunu belirledi. Medyada da sıkça yer alan höyük için hiçbir kazı çalışması yapılmamakta.
Tuz Hanı (eski)
Tuz Hanı (yeni)
Restorasyon faciası
Çarşı merkezinde yer alan tarihi Tuz Hanı yıllarca harabe bir şekildeydi. Halkın ve gelen turistlerin artan tepkileriyle beraber 2019 yılında restorasyon çalışmalarına başlandı. Restorasyon çalışmaları bittiğinde modern inşaat yöntemlerinin ve malzemelerin kullanıldığı bir Tuz Hanı’na dönüştürüldü. Aslına uygun bir yöntem ile restore edilmesi yerine yıkılıp yerine yeni bir han yapıldı.
Tuz Hanı ile karşımıza çıkan restorasyon facialarından bir diğer örneği ise Kahta Kalesi’ydi. Kahta Kalesi de aslına uygun şekilde restore edilmek yerine yeni bir kale yapıldı .
Pirin Perre Antik Kenti
Kommagene Krallığı’nın en önemli merkezlerinden biri olan Pirin Perre Antik Kenti ise Melitene (Malatya) ve başkent Samosata’ya (Samsat) arasında olduğu için jeopolitik bir öneme sahip. Pirin Perre Antik kenti için antik dönem kaynaklarında, suyunun güzelliğinden, kervanlar, yolcular ve ordular için iyi bir durak olduğu yazılmakta. O bölgede Roma Çeşmesi olarak bilinen tarihi çeşme hala kullanılmakta. İlk kazı çalışmaları 2001’de başlamıştı. Geçen 21 yıldır sit alanının sadece çok küçük bir kısmı açıldı.
#Nemrut Dağı#
Dünyaca ünlü olan Nemrut Dağı 1881 yıllında Alman bir yol mühendisi tarafından bulunmuştu. Daha sonra da Alman ve Amerikan arkeologların çalışmalarının derinleştirmesiyle 1987 yılında #UNESCO# Dünya Miras Listesi'nde kültürel varlık olarak koruma altına alındı. Şimdi ise heykellerin korunması ve restorasyonu çok kısıtlı. Heykeller dış etkilere açık bir şekilde sergilenmekte.[1]