$Çaldıran Savaşı 1$
Osmanlıların İran’daki Safevilere karşı kesin bir zafer kazandıkları ve böylece Doğu Anadolu üzerinde egemenlik kurdukları, aynı zamanda Mısır yolunu açtıkları meydan savaşı (23 Ağustos 1514).
Osmanlı hükümdarı I. Selim (Yavuz), 1514’te Safevi hanedanının kurucusu İ. İsmail’e (Şah) karşı bir sefer açtı. Amacı, Osmanlı egemenliğine karşı 16. yüzyıl başlarında giderek yaygınlaşan toplumsal huzursuzluk zemininde, hoşnutsuzluklarını Sünniliği tanımamakla dile getiren Kızılbaş Türkmen aşiretleri arasında Safevi etkisine son vermekti. II. Bayezid’in hükümdarlık döneminin (1481-1512) son yıllarında, Osmanlı düzeninin iç çekişmeleri (egemen sınıf ile reaya, devlet ile göçebe aşiretler arasındaki çekişmeler) ile bunların büründüğü dinsel biçimler, Osmanlı Devleti ile Safevi Devleti arasındaki çekişme ile iç içe geçmeye başlamıştı. Safevi Devleti ile Iran ve Azerbaycan’daki Türkmenler, Anadolu Türkmenlerini dinsel ve siyasal açıdan etkilerken, Safevi dervişleri de bütün Anadolu’ da Şiiliği yaymaya çalışıyorlardı. I. Selim de. öncelikle bu sosyal muhalefeti bastırmak ve Şii-Safevi tehdidinden kurtulmak amacıyla, 1512’de yeniçerilerin desteğiyle babası II. Bayezid’i devirmiş ve tahta çıkmış bulunuyordu.
1512-13 yıllarında önce Anadolu Kızılbaşlarına karşı büyük bir yıldırma harekâtına girişen ve resmî tarihlerin verdiği bilgilere göre, yediden yetmişe 40 bin dolayında Kızılbaş köylü ve göçeri hapis ya da idam ettiren Yavuz Selim, böylece Anadolu köylülüğünün dinsel eğilimlerinde büyük bir değişikliği devlet eliyle gerçekleştirdikten ye cephe gerisini sağlama aldıktan sonra, İsmail’e karşı giriştiği seferin İslâmî yozlaştıran din sapkınlıklarına karşı bir cihad olduğunu ilan etti.
19 Mart 1514’te Edirne’den İstanbul’a hareket eden I. Selim, bir ay sonra da kapıkulu ocaklarıyla birlikte Üsküdar’a geçti ve yolda orduyı hümayuna katılan birliklerle Bursa’dan Konya, Kayseri ve Sivas’a ilerledi. İran sınırındaki Suşehri geçilip de Safevi topraklarına girildikten sonra, Şah İsmail’in batı sınırı komutanı Ustaclu Oğlu Mehmed Han’ın her şeyi yakıp yıkarak ve araziyi çöle çevirerek geri çekilmiş olması Osmanlı ordusunu ağır koşullarla yüz yüze bıraktı. Yiyecek sıkıntısının denizyoluyla Trabzon’a, oradan deve ve atırlarla orduya ulaştırılan erzak ve mümmat ile bir ölçüde hafifletilmesine karı, asker arasında hoşnutsuzluk baş göster ve Safevi propagandasıyla birleşerek mutanlar, vezirler düzeyinde yayıldı. Ank I. Selim, geri dönülmesi yolundaki ıtün girişimleri şiddetle bastırarak, çok vdiği Karaman beylerbeyi Hemdem Paşa bile derhal idam ettirerek ve bir seferin- ayaklanıp çadırını kuşatan yeniçerilerin ne bizzat atını sürüp onların savaşçı umma seslenerek, inatla ilerlemeye devam etti.
Bu takip, sürekli toprak vererek kilmekte olan Şah İsmail’i, kendi seçkini karşısında güç durumda bıraktı ve aya çıkmaya zorladı. Sonunda iki ordu ı Azerbaycanı’nda, Hoy’un kuzeybatısını Çaldıran Ovasında karşı karşıya geldi Kendi askerleri arasındaki şah yanlıları- karşı tarafa geçme fırsatı bulmaması için lyu dinlendirmeden derhal savaşa giren Mim, 23 Ağustos 1514 günü askerinin ^unluğuna karşın ateşli silah üstünlüğü sinde ezici bir zafer kazandı, ıdan sonra ileri yürüyüşünü sürdürerek lül’de Safevilerin başkenti Tebriz’e se de, yeniçeriler arasında huzursuzluk baş gösterdiği için çok geçmeden Anadolu’ya geri döndü.
Çaldıran Savaşı’nın ilk önemli sonucu Doğu Anadolu’daki küçük beyliklerin ve Maraş-Elbistan yöresindeki Dulkadıroğulları Beyliği’nin Osmanlı Devleti’ne bağlanmaları oldu. Böylece Osmanlılar doğudan gelen saldırılara karşı bir savunma hattı elde etmenin yanı sıra, Tebriz-Halep ve Tebriz-Bursa arasındaki ipek yollarını da denetim altına aidılar. Bunun ötesinde savaş Safevi gücünü kırarak, 1516-17 yıllarının Mısır seferi için Osmanlı sol kanadının güvence altına alınmasını sağladı.[1]