$Cenazesi iki gün buzlukta kalan Cemile’nin annesinden mesaj var: Hakkınızı helal edin$
#Şırnak# ’ın#Cizre# ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı yedinci gününde.
Eylül ayındaki abluka dokuz gün sürmüş, 21 sivil hayatını kaybetmişti. Hayatını kaybeden 21 sivilden biri de 10 yaşındaki Cemile Çağırga’ydı. Cemile, evlerinin bahçesinde oyun oynarken, zırhlı araçtan açılan ateş sonucunda can vermişti.
Cemile’nin defnedilmesine izin verilmemiş, annesi Emine Çağırga, kızının cenazesini iki gün boyunca evlerinde gıdaları saklamak için kullandıkları derin dondurucuda bekletmek zorunda kalmıştı.
‘Sıkılan her kurşun Cemile’yi gözümün önüne getiriyor’
Telefon şebekesinin ara ara çalıştığı, elektriğin belirli saatlerde verildiği, su deposunun zırhlı askeri araçlar tarafından patlatıldığı evlerinin bir göz odasına sığınarak, ablukayı savuşturmaya çalışan Emine Çağırga’dan hepimize mesaj var…
Sorduğum soruların cevaplarını önce bir kağıda not alıp daha sonra fotoğrafını çekerek bana ulaştıran Çağırga ailesinin annesi, “Şimdi sıkılan her kurşun, Cemile’min vurulma anını gözümün önüne getiriyor. Ölmeden önceki son sözü ‘Oy anne’ kulaklarımda çınlıyor. Bu da beni kahrediyor” dedi.
Çözüm sürecini başlatırken, “Bu yola, analar ağlamasın diye çıktık” diyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve “Kadının yüzü gülüyorsa o ülke mutludur” sözlerinin sahibi Başbakan Davutoğlu’na seslenen Emine Çağırga, sözlerine şöyle devam etti: “Altı aile, 26 kişi aynı eve sığınmış durumdayız. Daha Cemile’min acısını sindirememişken, bana daha büyük korkular yaşatıyorlar.”
$‘Devlet bize düşman gibi davranıyor’$
Gece, gündüz kurşun ve bomba seslerinin devam ettiğini, çocuk ve torunlarının korkudan adeta titrediğini söyleyen Çağırga, “Torunlarım arasında akciğer hastalığı olan var. Nefes alamıyor. Elektrik olmadığı için hiçbir şey yapamıyoruz. Kendimden geçeli çok oldu; onlar için endişeleniyorum” dedi.
Zulmün bitmesi için dua ettiğini söyleyen Emine ana, ellerinden başka bir şey gelmediğiniyse şöyle anlattı: “Çaresiziz. Ölüm sıramızı bekliyoruz. Devlet, adeta düşman gibi davranıyor ve saldırıyor bize. Devletin barış getirmesini isterdik, savaş değil. Bir an önce barış sürecine geri dönülsün. Biz düşman değiliz, kimse ölmesin.”
Abluka altındaki günlerinin nasıl geçtiğini sorduğum Çağırga’nın cevabı şu oldu: “Çok kötü. Mermi ve bomba sesinden uyuyamıyoruz. Bırakın evden, pencereden kafasını çıkaranı vuruyorlar. Önceki gün bir komşumuz su deposunu açmak için dama çıktığında, keskin nişancılar tarafından vurularak öldürüldü. Çocuklarının feryadından durulmuyor şimdi.”
$‘Savaş değil, düğün var’$
Bu durumdan en çok çocukların etkilendiğini belirten acılı kadın, torunlarının atılan her bombadan sonra annelerine, “Bizi de Cemile ablam gibi öldürecekler mi” diye sorduğunu, kendisinin de “Düğün var, silah sesleri oradan geliyor” diyerek, çocukları teselli etmeye çalıştığını anlattı.
Geçen Eylül’de 10 yaşındaki kızını kaybetmiş anneye, “Bu savaş nereye varacak” diye sordum… Aldığım cevapsa “Bu iş, savaşla bir yere varamaz. Devlet böyle yaptıkça Kürt halkını kendine düşman ediyor. Devlet, senin aileni öldürse sen ne yaparsın? Bu savaş bitsin artık. Kardeşçe yaşamak istiyoruz” oldu.
Okuma yazma bilmeyen Emine ananın, oğluna kalem kağıtla yazdırdığı cevaplardaki son sözüyse yedi gündür Şırnak’ta yaşananların özeti gibiydi: “Oğlum, abine selam söyle; hakkını helal etsin. Selametle…”[1]