$GERMİYAN’A KISA BİR BAKIŞ…$
Güney Kürdistan’ın en büyük bölgelerinden biri olma niteliği taşıyan Germiyan, Saddam rejiminin devrilmesinin ardından ne Başurê Kürdistan ne de Irak merkezi hükümetinin resmi haritalarından hiç birinde yer almıyor. Germiyan, İran ve Irak’a ve sınırları olan bir bölgedir. 1 milyona yaklaşan nüfusa sahip olduğu düşünülen Germiyan, İran’a 80 kilometre, Süleymaniye’ye ise 185 kilometre uzaklıktadır.
Süleymaniye’ye bağlı Germiyan bölgesi, Başurê Kürdistan’ın en büyük bölgelerinden biri olma niteliği ile göze çarpıyor. Fakat Güney Kürdistan’ın en büyük bölgelerinden biri olma niteliği taşıyan Germiyan, Saddam rejiminin devrilmesinin ardından ne Başurê Kürdistan ne de Irak merkezi hükümetinin resmi haritalarından hiç birinde yer almıyor. Dikkat çekici bu konu başlı başına bir analiz konusu olma özelliğini de taşıyor diyebiliriz. Fakat konumuzun kendisi şu anda Germiyan’a kısa bir bakış ile tanımaya çalışmak. Germiyan, İran ve Irak’a ve sınırları olan bir bölgedir. Çevresinde bulunan il
ve ilçeler ise şöyledir, Kelar, Çemçemal, Duzxurmatu, Kerkük, Kifri, Perwisxan yer almaktadır. Toplam nüfusu 800 bin olan fakat 1 milyona yaklaşan nüfusa sahip olduğu düşünülen Germiyan, İran’a 80 kilometre, Süleymaniye’ye ise 185 kilometre uzaklıktadır. KDP, YNK ve Goran Hareketi Başurê Kürdistan’ın üç önemli siyasi aktörü, izledikleri politikalar ile zaman zaman birbirinin tam zıttı olarak görünseler de temelde benzer dinamiklerin ortaya çıkardığı politikaların sürdürücüleri oldukları aşikar. KDP daha çok dinsel ve ailesel-aşiretsel niteliğiyle öne çıkmakta ve demokratik bir yönetime kesinlikle yanaşmamaktadır. İktidara sıkıca sarılmış olan Barzani ve ailesi bunun ellerinden gitmesi ihtimaline karşı her türlü ittifaka açık hale gelmekte ve bu da Başur’daki ekonomik ve siyasi krizi daha da derinleştirmektedir. Bir yandan Başur petrolüne karşın Bağdat’tan gelen %17’lik bütçe payını göz ardı eden KDP bir yandan da Başika’da konumlandırdığı Türk askeri ile Kürdistan’ın altına ve
demokratik ulus zihniyetine adeta dinamik döşemektedir. Bu tutuma sahip KDP’yi her fırsatta eleştiren YNK’nin durumu da bundan çok farklı değildir.
Bir Dönüm Noktası Olarak Şengal
$3 Ağustos 2014’te$
DAİŞ çetelerinin Şengal’e saldırmasının ardından HPG gerillalarının #Şengal# halkının yanında yer alması ve yüzbinlerce Şengallinin barbar DAİŞ çetesinin elinden kurtarılması faktörü Güneyli güçlerin ve başta KDP’nin ‘karizmasını’ çizmişti. Şengal’de HPG’nin oluşturduğu savunma hattının ardından, Şengalli Êzîdîler 73. soykırım girişiminin ardından kendilerini ‘öz savunmasını’ oluşturmak ile yüz yüze buldu. Şengal halkı ilk elden YBŞ ile öz savunmasını oluştururken, öz yönetimini de ilan etti. Şengalli Êzîdîlerin öz savunma birimleri YBŞ’yi ve öz yönetimlerini oluşturmaları tahakkümcü KDP tarafından ne sıcak karşılandı ne de benimsendi. Deyim yerindeyse KDP ile Kürt Özgürlük Hareketi arasında bir kriz yaşanmasına neden oldu, KDP’nin tahakkümcü zihniyetinden doğan kriz, KDP’yi ‘gövde gösterisine itti.
$Şengalli Êzîdîlerden Sonra ‘Öz Yönetim’ Talepleri$
Başurê Kürdistan’da KDP’nin yaratmaya çalıştığı aileci-aşiretçi yönetim tarzına duyulan öfke birikimi Şengalli Êzîdîlerin Peşmgerler tarafından DAİŞ çetelerine resmen ‘teslim edilmesi’ ardından daha da
bariz görülmeye başlandı diyebiliriz. Şengal’in ardından Kerkük halkı da öz yönetimini oluşturma talebini duyurdu. Gün geçmeden gelen bu öz yönetim talepleri karşısında KDP ve güneyli güçlerin en büyük kullandığı mağduriyet dili ise ‘ekonomik kriz’ bahanesi olmaktadır.
Yine Başur’un siyasi güçlerinden biri olan YNK ise Kürt Özgürlük Hareketi’nin yanında görünse de pratik bunun aksidir. Kürt Özgürlük Hareketi’nin düşmanları ile istihbarati ilişkiler geliştiren YNK ve Goran zaman zaman da söz konusu Kürt Özgürlük Hareketi olunca buna karşı KDP ile de ortak zeminde buluşabiliyor ve işbirliğine girebilmektedir. Bu anlamda Ortadoğu siyasetine yön veren bir dinamik güç olan Kürt Özgürlük Hareketi’nin Başur ve Başur’un da Germiyan’da varlığını irdelemekte fayda vardır.
$Hegomonik Güçlerin Başur Politikası$
KDP ve YNK’nin hem siyasi hem de askeri güç olarak Goran’ın daha çok siyasi bir güç olarak konumlandığı Başur Bölgesi içinde yer alan Germiyan alanı jeoaskeri ve jeopolitik önemi nedeniyle oldukça stratejiktir. Ortadoğu halkları için kan ve göz yaşı anlamına gelen dünyanın süper kapitalist güçlerinden olan ABD ve rakip paydaşı İran ise gerek doğrudan müdahale ile gerekse de yarattıkları siyasi güç odakları ve El Kaide, El Nusra, DAİŞ gibi çete örgütleriyle bu stratejik alanda faaliyetlerini sürdürmektedirler. Son yılların en katil ve tecavüzcü çete örgütü olan DAİŞ Irak-Suriye ve Kürdistan hattı üzerinden üçüncü paylaşım savaşının zeminini yaratmış ve iki bloklu dünyanın bütün güçlerinin Ortadoğu’da konumlanmasının adeta meşru gerekçesi haline getirilmiştir. ABD ve Rusya’nın başını çektiği bu blokların hem taktik hem de stratejik her hamlesi bu alanlardaki siyasi güçlerini artırmakta ve alanda belirleyici denge rolünü güçlendirmektedir.
Lokal olarak şu anda bu güçlerin stratejik merkezlerinden biri de başta belirttiğimiz öneminden dolayı Germiyan’dır. Hem İran ile sınır olmasından kaynaklı İran’ın yoğun olarak etkisinin olduğu kentin yapısını tanımak önem arz etmektedir. Rusya’nın en önemli müttefiklerinden biri olan İran bir dizi faaliyeti ile bu alanda hakim güç konumuna gelmek için mücadele de vermektedir. ABD’nin petrol piyasasındaki etkinliği ile ülkelere konulacak ambargolara kadar bu alandaki hakimiyetine karşın İran ise buradaki siyasi havanın belirlenmesi ile elektrik kesintilerine kadar hem genel siyasi alana hem de sosyal yaşamda etkisini yoğunca hissettirmektedir.
$Ortadoğu Hegomonyanın Kıskacındadır$
Ortadoğu’nun maddi ve manevi kültürel birikimleri-kaynakları üzerinde söz hakkı elde etmek isteyen hegomonik iktidar güçleri Ortadoğu’yu Ortadoğu yapan bütün birikimlere el koyarak yok etmeyi bir stratejik hedef olarak önlerine koymakta ve bunu gerçekleştirmek için dinin yozlaştırılmasından tutun da, kadının salt bir nesneye dönüştürülmesi için pazarlarda satılmasına kadar ve binlerce yıldır aynı kültürü paylaşan halkların birbirini boğazlaması için düşmanlaştırılmasına kadar ne var ne yok hepsini ortadan kaldırmak istemektedirler. Ortadoğu’yu Ortadoğu yapan ahlaki-politik özüne yapılan saldırı sonucunda denilebilir ki yaşanan yozlaşma diz boyu gitmektedir.
Sonuç alarak kapitalist güçlerin kendi aralarındaki güç ve hakimiyet savaşı halkların doğal oluşturduğu toplumsal sistemlerini yok etmekte ve insan tacirliğinden tutun da en derin ahlaki yozlaşmalara kadar toplumu çürütebilmektedir. Bu anlamda bu güçlerin bahsettiğimiz hedeflerine ulaşmak için attığı adımları takip etmek ve sahadaki etkinliklerini doğru tespit etmek oldukça önemlidir. Yazımızın bundan sonraki kısmında biraz da atılan bu somut adımlardan bahsedeceğiz.
Siyasi ve askeri olarak yönetiminde Kürtlerin olduğu fakat politik olarak ABD ve İran tarafından yönlendirilen Başurê Kürdistan Kürdistan’ın en önemli parçalarından biridir. Türkiye ile ekonomik olarak çok
güçlü ilişkiler içinde olan KDP, son bir yıldır Türkiye ile askeri ortaklıklarını geliştirmiş ve Türkiye’nin bölgedeki politik çıkarlarına hizmet eden bir pozisyona gelmiştir. Mevcut politikaları ile Başur Bölgesi
Kürdistan’ın geleceği ile Kürt Halkı’nın ortak çıkarlarına hizmet etmekten çok uzaktır. Başur’un Germiyan Alanı’nda İran’ın da sürdürdüğü politikaların bundaki payı oldukça fazladır.
$YNK’li Peşmergeler İstifa Ederek İran’a Katılıyor$
İran’ın etkin olduğu bir saha olması itibarı ile Germiyan’ı İran’ın resmi olmayan bir eyaleti olarak tanımlamak herhalde yanlış olmayacaktır. Bizi bu tanıma götürenin kendisi ise YNK’nin hakim olduğu bir
alan olmasına rağmen tüm ‘yetki gücünü’ deyim yerindeyse İran’a teslim etmiş olmasıdır. Öncelikle belirtmek gerekirse bu alanda İran yasaları geçerlidir. İran yasaları uygulanmadığında ise İran yaptırıma gider ve ambargo uygular. Celewle, Sediye, Xaneqîn başta olma üzere İran buralara askeri güç yığmaktadır. YNK, İran denetiminde faaliyetlerini sürdürebilmekte ve çoğu zaman kendi kontrolündeki peşmergelerini dahi komuta edememektedir. YNK’ye bağlı peşmergelerin de istifa ederek İran’a katıldığı bilinen bir gerçekliktir.
KDP burada yoğun istihbarat çalışması yürütmekle birlikte askeri bir etkinliğe sahip değildir. Xaneqîn başta olmak üzere pek çok alanda oluşturduğu asayiş noktaları ile bilgi toplama ve alana hakim olma çabası söz konusudur. İran’ın etkisinde faaliyetlerini sürdüren YNK ile alanda güç olmaya çalışan KDP’nin yanında bu alanda askeri olarak gücü olmasa da faaliyetlerini sürdüren bir diğer güç de Goran’dır. Goran’ın bazı avantajları olsa da hükümetteki duruşu bu avantajları tersine çevirmiştir. YNK içinde yer alan bazı üst düzey komutanlar ile daha çok orta sınıfın sempatisini kazanan Goran’ın yarattığı umudu uzun vadede devam ettiremediği görülmektedir.
Başur’daki iktadar güçleri kuruluş amacı ve yürüttükleri politikaları göz önüne alındığında bir zümrenin çıkarlarına hizmet eden taban örgütlenmesinden çok hegomonik güçlerin örgütlediği öz olarak halkı dahil etmeyen karakteristik yapıları nedeniyle halkta çok fazla karşılık buldukları söylenemez. Hem tarihsel gerçekler, hem de sosyolojik gerçekler bağlamında bu tarz karakterdeki yapıların baskı, tehdit ve yok etme üzerinden halka yöneldikleri, değişimin önünde durdukları hatta en meşru taleplerin dahi boğulduğu bilinmektedir. Fakat karakteristik olarak bu tür özelliklere sahip olsalar da Kürdistanî partilerin çok fazla deneyim sahip olmaması, köklü bir yönetim geleneğinden gelmemesi gibi dezavantajlar devrimci örgütler için buralarda güçlü bir örgütlenme avantajına dönüşebilmektedir. Peki bu avantaj nasıl kullanılacaktır? Başurê Kürdistan’daki siyasi partiler ve arkalarında duran uluslararası güçlerin Kürt Özgürlük Hareketine dönük engellemeleri ile siyasi ve askeri komploları nasıl boşa çıkarılacaktır asıl cevaplanması gereken sorular bunlardır.[1]
Goran Akreyî