Kürdistan'da Sivil Toplum
Şeyhmus Diken, Nurcan Baysal
İletişim Yayınları
2015
Güneydoğu'da Sivil Hayat kitabının yayımlanmasından beri tam on dört yıl geçmiş. Öncesindeki bir yıllık hazırlık
süreci de dikkate alınırsa on beş yılı geride bırakmışız. Megerse ne çok şey degişmiş bu süre zarfında! Devletle
arasına mesafe koyan, koymaya çalışan sivil toplum! Veya devletten himmet bekleyen, müdahale bekleyen bir
başka sivil toplum! Veya aman devlet bize karışmasın, her işimize bumunu sokmasın, her çalışmamızda yasadışılık
aramasın, başka bir şey istemiyoruz, diyen sivil toplum! Sorulan sorulara çogu kez soru(n)ların kenanndan
köşesinden dolanarak, amiyane tabiriyle yuvarlayarak yanıt vermekle yetinen sivil toplum! Ve her şeyden ötesi
yazarının, yayın koordinatörünün ve yayıncısının ve hatta röportaj verenlerin dahi bilinçaltına yansıyan korkunun,
tedirginligin, kitabın diline, hatta yer yer ruhuna yansıdıgı bir sivil toplumun kitabı: Güneydogu'da Sivil Hayat Oysa
bütün yakın uzak tarihin, cografya bilgilerinin dillendirdigi gibi l2 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası kara m izah
yazarlarının yakıştırmasıyla Orası Aslında Ortadogu'nun hayli uzun zamandır kanayan yarasıdır bölünmüş,
parçalanmış Kürdistan cografyası. Ortadogu'daki dört ülkenin, Türkiye, Suriye, lran ve Irak'ın birbirine komşu
oldugu, parçalayarak kendi topraklarına kattıklan ve hepsinin bir bölgesinde birer Kürdistan'ının oldugu bir cografya!
Ama cografyanın asli ve kadim sahiplerinin kendilerine ait olmayan/ olamayan Kürdistan'ları!
Irak için Kuzey, Suriye için Kuzeybatı, lran için Kuzeydogu ve Türkiye için Güneydogu ve Dogu; Kürtçeleriyle Başur,
Rojava, Rojhelat ve Bakur... Egemenler, muktedirler, sömürgeciler için cografi tanımlama ile yetinme
psikolojisi. Yok sayıcıhgın insanın ruh haline ve diline yansıyan garip tezahürü ... Bugünkü bakış açısıyla bütün
eksikligi ve yetersizligine ragmen Güneydogu'da Sivil Hayat kitabı 2000'de yayımianmasının ardından bölge için
adeta bir sivil toplum rehberi olmuştu. Konusunda ve döneminde yapılmış tek alan çalışması olması sayesinde hayli
ilgi görmüştü. tki yıl içinde baskısı tükenmiş ve bir daha da yeni basımı yapılmamıştı. Kitapta röportaj yapılan kırk
sivil toplum örgütünden birçogu bugün artık kapanmış olup bölgedeki sivil hayatın içinde yer almasa da dönemin
sivil toplum yapısını ve sivil hayat ruhunu yansıtması açısından hala önemli bir kitap. Acaba sivil hayat, sivil toplum
çalışması Barış ve Çözüm Süreci dedigirniz yeni dönemde bir daha ele alınabilir mi, yeniden masaya yatırılabilir mi?
sorusunu defalarca yazarının gündemine taşıması da bu yüzdendi......[1]