İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin liderlerinden olan Enver Paşa’ya dair 1908 -1922 yılları arası hem yerli hem de yabancı basında yayımlanmış yüzlerce haber, sayısız görsel ve birçok kitap mevcuttur. Yakın tarihe ve tarihteki önemli hadiselere damgasını vurmuş olan Enver Paşa’dan; Osmanlı Ordusu’nu I. Dünya Savaşı’na sokmak, başta Ermenilere olmak üzere, sivillere karşı gerçekleştirilen tehcir ve katliamlardan, ayrıca Sarıkamış’da (1914/15) binlerce Osmanlı askerinin donarak ölmesinden sorumlu devlet adamı olarak arşivlerde bahsedilir. Enver Paşa’nın emri ile İttihatçılar tarafından gerçekleştirilen 1916 Kürd Tehciri de buna dahildir . Ancak 1919 – 1920 yılları arasında Avrupa ve Amerika’da yayımlanmış olan birçok gazetede, Enver Paşa için ‘#Kürdistan# Kralı’ veyahut ‘Kürdlerin Kralı’ tanımlamasının kullanılmış olması çok ilginçtir. Enver Paşa’ya ithaf edilen bu unvana dair, herhangi kapsamlı bir çalışmanın bugüne kadar yapılmamış olması ise ayrı bir konudur.
1881 veyahut 1882 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Enver Paşa, Osmanlı ordusuna kurmay subay yetiştiren Mekteb-i Harbiyye-i Şahane’den mezun olduktan sonra, ilk görev bölgesi olan Balkanlar’a gönderilir. 1908’de Resneli Niyazi Bey’in 400 asker ve sivilden oluşan bir çete ile dağa çıkarak Meşrutiyet’in yeniden ilanı talebi hareketinde yer alır. Bu rolünden ötürü ünü hızla yayılmaya başlayan Enver Paşa, İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katılıp cemiyetin askeri kanadının önemli bir ismi haline gelir. Resmi bir görev için askeri ateşe olarak gittiği Berlin’de, Almanya’nın askeri nizamı ve sistemine hayran olur ki aynı yapıyı Osmanlı için de tatbik etme aşkı ile hummalı bir çalışmaya başlar. İstanbul’a döndükten sonra Başkumandan Vekilliği’ne yükselir ve Sultan Reşat’ın yeğeni ile evlenerek de Saray’ın ve Bab-ı Ali’nin bir parçası haline gelir. Osmanlı’nın Libya’da İtalyanlara karşı olan savaşında büyük başarı elde eder. Kısa süre içinde 10. Kolordu Komutanlığı’na yükselen Enver Paşa, aynı zamanda hükümet yetkilileri ve siyasetçiler ile de aktif bir şekilde ilgilenmeye başlar. 1913 sonrası ülke yönetimine el koyan İttihat ve Terakki Cemiyeti’ndeki askeri rolü ve aldığı kararlar nedeniyle, büyük prestij sahibi olur ve mirliva rütbesi sonrası, günümüzde Milli Savunma Bakanı konumuna tekabül eden, Harbiye Nazırlığına atanır . 1914 sonbaharı iki Alman savaş gemisinin (SMS Goeben ve SMS Breslau) Çanakkale’den Karadeniz’e geçişlerine ve Rus savaş gemilerine ateş açmalarına Enver Paşa’nın izin vermesi ile çok büyük siyasi bir kriz yaşayan Osmanlı devleti, ikinci büyük sıkıntısını Enver Paşa’nın emrindeki 90 000 kişilik ordusunun büyük çoğunluğunun Sarıkamış’ta donarak ölmesi sonucu yaşar. I. Dünya Savaşı’nın Osmanlı Devleti’nin yenilgisiyle sonuçlanmasının ardından, İttihat ve Terakki’den dava arkadaşları olan Talat ve Cemal Paşaların hükümet kabinesi istifa eder. Akabinde Enver Paşa’nın Harbiye nazırlığı da sona erer. İmparatorluğun bir oldubittiye getirilerek Almanlar ile birlikte savaşa sokulması ve Osmanlının çok büyük maddi ve askeri kayıplara neden olmalarından ötürü bu 3 paşanın yargılanmaları gündeme gelir. Enver, Talat ve Cemal paşalar 1918 kasımında bir Alman gemisi ile önce Odessa’ya ardından da Almanya Berlin’e kaçarlar. Enver Paşa’nın İstanbul’dan kaçması sonrası, Osmanlı hükümeti ile Alman hükümeti arasında diplomatik kriz çıkar ki Osmanlı Enver Paşa ve diğerlerinin teslim edilmelerini talep eder. Ancak Almanya olumsuz cevap verir. Aynı zaman içerisinde Britanya hükümeti de Enver, Talat ve Cemal paşalar hakkında ‘Ermenilere karşı girişilen katliamlardan dolayı’ tutuklama kararı çıkarttırır. Osmanlı devleti tarafından da haklarında gıyabi tutuklama kararı alınarak, kendisi ile birlikte 7 kişi hakkında yakalama emri çıkartılır .
Almanya’da komünist lider Karl Radek ile istişarede bulunan Enver Paşa, yakın dostu da olan Alman General Hans von Seeckt’in gizli temsilcisi olarak Alman – Sovyet ilişkilerine hizmet etmek için Moskova’ya gider. Ancak Enver Paşa ta genç yaştan beri Türkçü ve Turancı hayalleri olan birisidir ve o ideallerini gerçekleştirmek üzere, bu vesileyle Nisan 1919’da Orta Asya’ya geçmek için önce Moskova’ya gider. Moskova’da Ruslara hizmet etmeye başlaması sonucu Lenin tarafından Tacikistan- Buhara- Türkistan bölgesinde ’Basmacılar’ adıyla bilinen bir grubun başkaldırılarına müdahale etmesi için gönderilir. Ancak Enver Paşa oraya intikal ettikten sonra saf değiştirerek Türkçü/İslamcı/Turancı bir hedef ile SSCB’ye karşı Basmacılar grubu ile hareket eder ve 4 Ağustos 1922 tarihinde Tacikistan’ın Çağan bölgesinde Rus ordusu tarafından öldürülür. (Mezarı 1996 yılında İstanbul’a getirilmiştir).
İttihatçıların iktidara gelmesi, güçlenmesi ve Enver Paşa’nın Türkçü, İslamcı ve Pan-Turanist hayallerini dillendirerek büyük prestij kazanmasında, Almanya’nın çok büyük rolü vardır. Osmanlı’nın silahlanması ve hatta savaştaki yolharitaları dahi, Alman komutanlar tarafından belirlenmiştir. Aralarında general Otto Liman von Sanders da olmak üzere ki Osmanlı ordusunu mareşal olarak yönetmiştir, Enver Paşa’nın Almanya hayranlığı çerçevesinde İstanbul’a gelerek Osmanlı ordusunda görev almış onlarca yüksek rütbeli Alman asker bulunmaktadır.
Bu hususa dair Prof . Dr. M. Hülagü’nün şu tespitini paylaşmak uygun olacaktır:
‘İttihatçılar mevcut savaşı, Osmanlı Devleti’nin İslam dünyasındaki hâkimiyetini yeniden tesis etmenin, siyasi üstünlüklerini kurmanın ve hatta Kuzey Afrika ve Batı Asya’da toprak kazanmanın, özellikle Mısır, Libya, #İran#’ın bazı kısımları ve Rus hâkimiyetindeki Kafkasya’yı elde etmenin bir fırsatı olarak değerlendirmişlerdi. Alman neşriyatı da Enver Paşa’nın müdafiiliğini yaptığı Pan-Türkizm lehinde propaganda da bulunmuştur. Bu dönemde Jön Türklerin izledikleri askerî politika temel olarak iki yönde cereyan etmiştir: Enver Paşa ve taraftarlarının yeni Pan-Turanizm akımı, İran vilayetlerinde Azerbaycan ile Erdîlân, Kafkasya, Kırım, Volga Bölgesi, Türkistan, Hive ve Buhara’nm Osmanlı Devleti’ne ilhakını öngörmekteydi. Ayrıca Pan-Turanizm akımına göre, daha önceden kaybedilen Türk vilayetlerinin, Özellikle Mısır, Bingazi ve Trablusgarp’ın tekrar alınması amaçlanmaktaydı .
Enver Paşa’nın Almanya, Rusya, Kafkaslar ve Orta Asya’da bulunduğu 1919 – 1920 yılları arasında, Avrupa ve Amerika’da çıkan mecmualarda onunla ilgili birçok haber, makale ve başlık yayımlanmıştır. Bu gazetelerin çoğunda Enver Paşa’dan bahsedilirken ‘Kürdistan Kralı’ veyahut ‘Kürdlerin Kralı’ tanımlamasının kullanıldığını görüyoruz. Her ne kadar, Türkolog ve yazar Stefan Ihrig bu tanımlamanın, Enver Paşa’nın konumunu yitirdiği için, Mustafa Kemal ve Kemalistlere yatırım yapmaya başlamış olan sağ ve aşırı sağ Alman basını tarafından ortaya atıldığını iddia etse de, aralarında muhabirleri İstanbul’da ikamet eden ve haber kaynakları İstanbul olan ajans ve gazetelerde de bu tanımlamanın yer aldığını görüyoruz.
‘Naziler ve Atatürk’ adlı kitabın da yazarı olan Stefan Ihrig çalışmasında konuyla ilgili olarak şöyle yazmaktadır:
‘‘Alman basını Atatürk’ü “bizim Mustafa Kemal” yapmakta gecikmedi. Bilgi yalnızca Paris ve Londra üzerinden Almanya’ya gelse de, Alman basını Atatürk’ün herkesten daha iyi tanıdığını defalarca dünyaya ilan etti. Sağ ve aşırı sag Alman basını Mustafa Kemal Atatürk’ün savunucusu ve sözcüsü ya da daha doğrusu, Avrupa’nın büyük bir Kemalist halkla ilişkiler ajansı haline geldi.
Kemalistlerin bu gönülsüz Alman halkla ilişkiler ajansı, ilerleyen yıllarda oldukça şaşırtıcı sayıda makale ve deneme çıkardı. Örneğin Kreuzzeitung Türkiye üzerine 1919’da 194, 1920’de 369, 1921’de 454, 1922’de 853 ve 1923’ün Ağustosuna kadar 323 yazı yayınladı. Bazen söz konusu yazının iki satırlık bir manşet olduğunu kabul etsek bile, toplam nicelik konuya verilen değerin anlamlı bir işaretidir. Türkiye üzerine yazılar genellikle birinci sayfaya egemendi ve makalelerin çoğu bütün bir sütunu, hatta yarım sayfayı kaplıyordu. Bu yüzden dört buçuk yıllık bir sürede Kreuzzeitung’da en az 2200 makale, yazı ve haber olağanüstü büyük bir sayıdır. Ortalama günde en az bir ya da iki günde üç makale demekti. Türkiye üzerine haberlerin olmadığı günler vardı, ama Türkiyesiz bir hafta nadiren olurdu. Bazen peş peşe birkaç gün birinci sayfanın yarısı Türkiye’ye ayrılırdı; ayrıca üçüncü ya da dördüncü sayfadaki “Son Haberler” bölümünde de yazı çıkardı. Düzenli olarak Türkiye hem sabah hem akşam baskısında yer alırdı. Türkiye’den haber yapılacak bir şey olmadığında —yalnızca ilginç bir şey gerçekleşmediği için— bile, Kreuzzeitung ve diğer gazeteler Türkiye üzerine tarihsel denemeleri (Bismarck’ın Orientpolitik’i, Doğu cephesindeki 1. Dünya Savaşı muharebeleri ve benzeri) basarak; İstanbul’daki haham seçimleri gibi haber değeri fazla olmayan olayları vererek ya da Enver Paşa’nın “Kürdistan Kralı” yapıldığına ilişkin haberler gibi, kimsenin gerçekliğine inanmadığı ajans haberleri yayınlayarak konuyu canlı tuttu” .
Enver Paşa ile Mustafa Kemal’in aralarının olmadığı ve Mustafa Kemal’in Enver’in Türkiye’ye girmesini istemediği hususu birçok kaynakta geçmektedir. Konuya dair ‘Kemal Atatürk: Bir biyografi’ adlı kitabında yazar Froembgen şöyle yazar:
‘Tam bu sıralarda Enver’in adı tekrardan gazete manşetlerinde görünmeye başladı. Kendisi Rusya’da bir yerlerde Türkmenlerin Bolşeviklere karşı komutanlıklarını yapıyordu. Hatta Buhara’nın Emiri olduğu da söyleniyor ki Bozkurt’a ( Atatürk) da bir mektup da göndermişmiş. Ancak Bozkurt onun Türkiye’ye dönmesi iznini kabul etmemiş” .
Enver Paşa’nın ‘Kürdistan Kralı’ olarak ilan edildiğine, daha doğrusu taç giydiğine ilişkin ilk haberin, Associated Press ajansının İstanbul muhabiri Amerikalı Theron J. Damon tarafından 12 Aralık 1919 tarihinde haber ajanslarına gönderildiğini ve iki gün sonraki 14 Aralık 1919 tarihli New York Times gazetesinde de yayımlandığını görüyoruz .
‘Alman hayranı olan ve ölüm cezasına çarptırılan Jön Türk Hareketi lideri, 2 000 000 kişiyi yönetecek. Britanya hükümeti tarafından Ermenilerin katledilmesinden sorumlu olmakla suçlanmakta.
İstanbul, 12 Aralık (Associated Press) – Bugün buraya ulaşan haberlere göre, Türk Harbiye Eski Nazırı Enver Paşa Kürdistan Kralı ilan edildi. Bu Türk bölgesi, Persia (İran) ile Mezopotamya arasında yer almaktadır.
İstanbul’daki askeri bir mahkemenin kararı doğrultusunda, savaş sırasında Türk devletini yönetmelerindeki rollerine istinaden, diğer Türk liderleri ile birlikte Enver Paşa hakkında ölüm cezası bulunmaktadır.
Kürdistan, Mezopotamya ve Persia (İran) arasında uzanan sınırları belirsiz geniç bir bölgedir. Nüfusları 2 000 000’dan fazla olduğu tahmin edilen Kürdlerin büyük çoğunluğu Müslümandır.
Enver Paşa, Ocak 1914’den Ekim 1918’e kadar Türk hükümetinde Harbiye Nazırı idi. Bir Alman aşığı olan Jön Türklerin bu lideri, aynı zamanda da Alman general von der Goltz’un hevesli bir öğrencisiydi de. Britanya hükümeti tarafından Kasım 1914’de alınan bir karara göre, Enver Paşa Türkiye’nin dünya savaşına girmesinden sorumluydu. O’nun, eski sadrazam Talat Bey’in ve eski maliye bakanı Cemal Bey’in, Ermenilerin katledilmelerinden sorumlu oldukları söylenmekteydi. Kasım 1918’de imzalanan mütakere sonrası, Enver gizlice İstanbul’dan Berlin’e kaçtı. Savaş sırasındaki icraatlarından dolayı, Türk hükümetinin kendilerine teslim edilmesi talebi doğrultusunda Berlin’de tutuklandı. Kaçmayı başaran Enver daha sonra Transkafkasya’da ortaya çıktı. Bu yılın ekim ayında İstanbul’dan bildirildiğine göre, kendisinin Hazar Denizi’nin doğusundaki Müslümanlardan oluşan bir Turan İmparatorluğu kurma çabası içinde olduğudur’ (14 Aralık 1919, New York Times, Sayfa 7)
Başka bir New York mecmuası olan New York Tribune de aynı haberi aynı gün, yani 14 Aralık 1919 tarihli sayısında vermiştir. Gazete 2 gün sonra ‘Enver, Kürdlerin Kralı’ başlığıyla uzun bir makale de yayımlamıştır .
13 Aralık günü İstanbul’daki Associated Press muhabirinin kendilerine geçtiği haberi, ‘Ölüme mahkum olan Enver Paşa, Kral ilan edildi. Almanya yanlısı olan Eski Türk Bakan, Kürdistan mıntıkasını yönetecek’ başlığı ile New York Tribune mecmuası okuyucularına duyurmuştur.
16 Aralık 1919 tarihli sayısında New York Tribune mecmuası, Enver Paşa hakkında ‘Enver, Kürdlerin Kralı’ başlığı ile uzunca bir makale paylaşmıştır. ‘Modern Türklerin en melodramatiği Enver Paşa, ihtirasının zirvesine ulaştı’ cümlesi ile başlayan makale ‘Zayıflayan krallıklar birliğine henüz katıldı. Türk sultanlığı altında toplanmış olan Müslüman gruplar arasında en kanun tanımayan, başlarına buyruk, çılgın ve hoyrat olan Kürdler tarafından henüz kral ilan edilmiş, başlı başına bir kral. Kendisi ham bir asker ve eğitimsiz bir devlet adamı. Yine de Kürdleri memnun etmeli. Elinde on binlerce Ermeni’nin kanı yok mu? Ermenilerin geleneksel düşmanları olan Kürdler, onu bunun için sevmeliler. Onun Kürdistan’da ortaya çıkması ve krallığa yükselmesi, karmakarışık olan Kafkas sınır bölgesinde daha fazla sorun anlamına geliyor ’ şeklinde devam ediyor.
Aynı gazete 16 Ocak 1920 tarihli nüshasında ise ‘Kürd Kral Bolşevik Oluyor. Enver Paşa’nın Türkistan’daki ‘Kızıl’ isyanın başı olduğu bildirildi’ başlıklı kısa bir haber yer almakta .
Aralık 1919’da ve aynı haber içeriğinin kısaltılmış bir versiyonunu, Enver Paşa’nın ‘Kürdistan Kralı’ seçildiği detayı ile, ‘güvenilmez (hilebaz) müşteri’ başlığı altında Amerikan Washington Post Gazetesi 22 Aralık 1919 nüshasında yayımlamıştır.
1914 – 1918 yılları arasında Türk Harbiye Nazırı ve Jön Türk lideri olan Enver Paşa, Mezopotamya ve İran arasında yer alan Türk bölgesi Kürdistan’ın Kralı oldu. Türkiye’nin savaşa girmesinden Britanya tarafından sorumlu tutulan Enver, mütakere anlaşması sonrası gizlice Berlin’e kaçmış, orada tutuklanmış, ancak daha sonra da Transkafkasya’ya kaçmıştı. Bir Türk askeri mahkemesi tarafından ölüme mahkum edilmiştir. Fakat şu ana kadar kendisini yakalamaya çalışanları atlatmıştır’.
Theron J. Damon, 1907’den 1929’a kadar İstanbul’da ikamet etmiştir. Robert Kolej’de öğretmenlik ve Associated Press haber ajansınında Ortadoğu muhabirliğini yapan Theron J. Damon, Amerika’da periyodik olarak yayımlanan ASIA adlı mecmuanın Ocak 1920 sayısında ‘Türkler – ve Türkler’ adlı bir makale kaleme almıştır. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nden, Talat, Cemal ve Enver Paşa’dan uzun uzun bahseden Damon, Enver Paşa için ‘Kürdistan Kralı’ unvanını kullanmış ve bir de aynı ibare ile fotoğrafını paylaşmıştır. Fotoğrafın altında ‘Daha yeni Kürdistan Kralı ilan edilen Enver Paşa. Pan-İslamcılığı gerçekleştirmek için Almanya ile birlikte çalışan Türk Harbiye Nazırı. Türkiye’yi savaşa soktu’ açıklaması yer almaktadır .
Aynı mecmuada, yani ASIA mecmuasının Ocak 1920 sayısında, başka bir makalede de Enver Paşa için ‘Kürdistan Kralı’tanımlaması kullanılmıştır. Şark diyarını karış karış gezen ve coğrafyaya çok iyi hakim diğer bir gazeteci olan Gertrude Emerson, Halide Edip Adıvar üzerine kaleme aldığı ‘Halide Hanım’ adlı yazıda bu ibareyi zikr etmiştir.
‘Halide, sahip olduğu Amerikan eğitiminden ve anayasal düzene olan derin ilgisinden ötürü, kendisi ile aynı seviyedeki siyasiler ile evinde biraraya gelebiliyor ve onlarla arkadaşlık edebiliyordu. Bu kişilere büyük üçlü olan ve Avrupa savaşında sırasıyla Harbiye Nazırlığı, Sadrazamlık ve Bahri Nazırlığı görevlerinde bulunmuş Enver Paşa, Talat Paşa ve Cemal Paşa da dahildi. Bu kişiler, her ne kadar askeri yenilgi ve siyasi felakatlere sahip iniş ve çıkışlara sahip olsalar da, halen çok güçlüler. Öyle ki, en son geçilen haberler Enver’in abartılı bir çıkış olan Kürdistan Kralı olma isteği ve Talat’ın komunizmi benimsemesi bunu yeterince kanıtlamakta’.
Enver Paşa’nın kral ilan edilmesine dair haberlerden diğer birisine, Amerika’da yayımlanmış başka bir mecmuada da rastlıyoruz. 1914 – 1937 yılları arasında Amerika’da haftalık olarak çıkmış olan Midweek Pictorial adlı resimli mecmuanın 25 Aralık 1919 tarihli baskısında, Enver Paşa’nın ‘Kürdistan Kralı’ yapıldığına dair haber ve aynı ibare ile bir de fotoğrafı yer almaktadır. ‘Aralık ayının 12’sinde İstanbul’a ulaşan bilgilere göre Eski Türk Harbiye Nazırı Enver Paşa, Kürdistan Kralı ilan edilmiş’ ibaresiyle bu gelişmeyi okuyucuları ile paylaşmış.
Enver Paşa’nın Bolşevikler ile hareket ederek İngilizlerin kontrolü altındaki mıntıkalara ilerlemesi, başta Britanyalıların olmak üzere Amerikalıların da gündeminde yer bulmuştur. İstanbul’daki yabancı haber ajanslarının ülkelerine geçtikleri haberlerden biri de 17 Ocak 1920 tarihli The Watchman and Southron Gazetesi’nde yayımlanmıştır. Ajansın İstanbul muhabirinin 15 Ocak tarihinde geçtiği haberi gazete şu şekilde paylaşmıştır:
‘Enver Paşa İsyan Başlatıyor.
Alman yanlısı Türk, Britanya’nın Doğudaki itibarını ortadan kaldırmaya çalışıyor.
Yakın zamanda Kürdistan Kralı seçilen Eski Türk Harbiye Nazırı Enver Paşa, Baku tavsiyeleri uyarınca Türkistan, Afganistan ve Belucistan’da bir Bolşevik devrimi başlatmış. Enver Paşa’nın enerjisini, Britanya’nın güneybatı Asya’daki prestijine karşı kullandığı ve nihai hedefinin ise Hindistan olduğu belirtilmekte’
Enver Paşa’nın Bolşevik saflarına katılması ve Kürdistan Kralı unvanına sahip olması haberini, Güney Karolina’da çıkan Amerikan The Fort Mill Times Gazetesi de hemen hemen aynı içerikle vermiştir. Paris’teki muhabirinin geçtiği bilgileri 22 Ocak 1920 tarihli sayısında ‘Kürdistan Kralı Bolşevik lideri oldu’ başlığı ile okuyucularına sunmuştur.
‘Kürdistan Kralı Bolşevik lideri oldu.
Paris. – Yakın zamanda Kürdistan Kralı seçilen Eski Türk Harbiye Nazırı Enver Paşa, Türkistan, Afganistan ve Belucistan’da bir Bolşevik devrimi başlatmış. Epeyi bir taraftarının da olduğu söylenen Enver’in enerjisini, Britanya’nın güneybatı Asya’daki itibarına karşı kullandığı ve nihai hedefinin ise Hindistan olduğu belirtilmekte. Bildirildiğine göre Moskova’daki Sovyet hükümeti tarafından Enver’e yüklüce bir para da temin edildiğidir’.
Bolşeviklerin güneye doğru hareketleri İran’ı rahatsız edip endişelendirdiğinden, İran hükümeti Britanya hükümeti ile irtibata geçer. İran’ın bu resmi girişimi batı medyasında yer alır ve gazetelere yansıyan haberlerde ‘Kürdistan Kralı Enver Paşa’ ibaresi de kullanılır. Bolşeviklerin ilerlemesine karşı Britanya hükümetinden destek isteyen İran’ın talebine dair, Kansas’da çıkan 16 Ocak 1920 tarihli The Topeka State Journal adlı gazete haberi şu şekilde yaymlamıştır:
‘İran yardım istiyor.
İran hükümeti, Büyük Britanya’dan, bir Bolşevik istilası durumunda İran’a hangi yardımın verilebileceğini ve İran’ın hangi savunma eyleminin İngiliz politikasına uygun olacağını belirtmesini istedi. Berlin’den gelen doğrulanmamış bir bilgiye göre, yakın zamanda Kürdistan Kralı ilan edilen eski Türk Harbiye Nazırı Enver Paşa Berlin’deydi ve oradan Küçük Asya’ya devam etti. Bu, Türkler ve Bolşevikler arasındaki iş birliğini yürütmek için Alman aşırı sağ unsurların desteğini almaya çalışıp çalışmadığı sorusunu gündeme getiriyor’.
Enver Paşa’nın Almanlar ile olan ilişkisi ve özellikle de sürekli Berlin’e gidip gelmesi, batı medyasında sıkça haber konusu olmuştur. Berlin’e ziyaret haberleri yayımlanırken, Enver Paşa’nın yeni unvanı ‘Kürdistan Kralı’ tanımlamasının da kullanıldığı haber kupürlerinde görülmektedir. 2 Mart 1920 tarihinde muhabirlerin Londra’dan gazetelere geçtiği haber, Amerikan The New York Herald gazetesinin 3 Mart 1920 tarihli sayısında yer bulmuş.
Londra, 2 Mart.
The Times’a Berlin’den gönderilen bir telgrafa göre, Eski Türk Harbiye Nazırı ve Jön Türklerin lideri olan Enver Paşa, takma bir isimle geçen hafta o şehirdeymiş. Kendisinin Jön Türklere karşı sempati uyandırmayı arzuladığı tahmin edilmektedir.
Enver Paşa’nın defalarca Berlin’de olduğu bilgisi geçilmiştir.
12 Aralık’da İstanbul’dan gelen bir telgrafa göre kendisi Kürdistan Kralı ilan edilmiş. İstanbul’daki askeri bir mahkemenin Enver Paşa’nın ve başka Türk idarecilerin savaş sırasında hükümetin idaresindeki rolünden ötürü verdiği bir ölüm cezası bulunmaktadır’.
15 Ocak 1920 tarihinde Cenevre’deki bir muhabirin The Sun (New York) gazetesine geçtiği haberi gazete, Enver Paşa’nın “Kürdistan Kralı’ seçildiğini de belirterek, ‘Kral Asya’da Kızıl İsyan Başlatıyor’ başlığı ile 16 Ocak 1920 tarihli sayısında yayımlamıştır.
‘Kral Asya’da Kızıl İsyan Başlatıyor.
Enver Paşa, Doğuda Britanya’nın itibarını hedef alıyor.
Genevre, 15 Ocak. – Bakü’den bildirildiğine göre, yakın zamanda Kürdistan Kralı seçilen Eski Türk Harbiye Nazırı Enver Paşa, Türkistan, Afganistan ve Belucistan’da bir Bolşevik devrimi başlatmış. Enver Paşa’nın enerjisini, Britanya’nın güneybatı Asya’daki prestijine karşı kullandığı ve nihai hedefinin ise Hindistan olduğu belirtilmekte. Bildirildiğine göre Moskova’daki Sovyet hükümeti tarafından Enver’e yüklüce bir para da temin edildiğidir.
Bu durum, bilinen bir Bolşevik hareketin bir kral tarafından başlatıldığına dair bir ilkdir’.[1]
Baran ZEYDANLIOĞLU