Hollanda TEV-ÇAND meclisi, yapılan kongrenin ardından yeni eşbaşkanlarını seçti. Çocuk, gençlik ve kadınlara yönelik kültür sanat çalışmalarına ağır verecekleri bir program hazırlayan TEV-ÇAND meclisinin yeni projeleri arasında sokakta var.[1]
Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde meclisleri olan Mezopotamya Demokratik Kültür Sanat Hareketi (TEV-ÇAND), Hollanda’da da aktif çalışmalar yürütüyor. Pandemi sürecinin yarattığı durgunluğu kırmaya çalışan Hollanda TEV-ÇAND meclisi, yapılan kongrenin ardından yeni eşbaşkanlarını seçti.
Berivan Laçin ve Zeki Çoban, gerçekleştirilen kongrenin ardından eşbaşkan olarak görev aldılar. Çoban 30 yıllık faaliyet süreciyle nice deneyimler biriktirmiş bir emektar. Laçin ise geniş ufkuyla kültür çalışmalarında sorumluluklar üstlenmiş genç bir kadın faaliyetçi. Hollanda’da 4 tane meclis komisyonu olan TEV-ÇAND, ülke çapında Kürtçe dil kursları dışında, erbane, saz, müzik, folklör ve tiyatro kursları örgütlüyor.
Şevbirka Dengbêjan
Laçin pandemi öncesi oldukça aktif çalışmalar yürütüldüğünü anlatıyor. Maalesef karantina süreciyle birlikte durgunluk başladı. Pandemi, toplumun her kesiminde olduğu gibi, Kürtleri de etkiledi. Yine de küçük dijital konserler düzenledik. Geçtiğimiz yıl Newroz’da Hollanda kanalında yayınlanan ve çeşitli performansların sunulduğu özel bir programda Kürt kültürünü temsilen folklar ekibimiz de davet edildi. Dernekten yaptıkları gösteri ile canlı yayına konuk oldular. Bu da Newroz’u sokaklarda kutlayamayan Kürt toplumu için heyecan verici oldu diyor.
Çoban, karantina süreci başlamadan önce divan şeklinde Şevbirka Dengbêjan düzenlediklerini ekliyor ve çok olumlu tepkilerle karşılaştıklarını belirtiyor. Farklı ülkelerden gelen dengbêjler ve yerel sanatçılarla birlikte gerçekleştirilen Şevbirka Dengbêjan’ın tekrarlanması için yoğun taleplerin olduğunu anlatıyor.
Tiyatroya ağırlık vermeliyiz
Çoban’a göre sanat çalışmalarında müzik ve folklore ağırlık verilirken, diğer sanat dallarına yeterince ilgi gösterilmiyor. Hollanda’ya yerleştiğinde tiyatro çalışmalarının başlatılmasında aktif yer alan Çoban, bu dalın giderek küçülmesinden dem vuruyor.
Laçin, ”Hollanda’ya ilk geldiğimde kültür, sanat çalışmalarına başladığımızda da bir tiyatro grubu oluşturmuştuk. Oldukça fazla ilgi görmüştü, hatta bazı skeçlerimiz kanallarımızda yayınlanıyordu. Maalesef şu an tiyatro konusunda eksiklik var diyor.
Türk dizilerinin etkileri
Laçin, Türk kanallarında yayınlanan dizilerin yaygın bir şekilde izlendiğine dikkat çekerek bunun yarattığı olumsuz sonuçların altını çiziyor: “Maalesef, Türk kanallarında yayınlanan diziler Kürtler tarafından da izleniyor. Bu dizi filmlerinin içeriklerinde milliyetçilik, patriyarka, Kürt düşmanlığı var ve bu da insanları olumsuz etkiliyor. İnsanlarımız kendilerine yabancılaşıyorlar. Buna karşı tiyatro gruplarımızla kendi programlarımızı hazırlamamız gerekiyor.’’
Çoban, Toplum Merkezlerinde yürütülen çalışmaların daha görünür kılınması gerektiğini de sözlerine ekledi.
Yeni projeler
Meclisin eşbaşkanları hazırladıkları yeni projelerden de bahsettiler. Laçin çalışmaların çocuk, gençlik ve kadın temelli geliştirildiğini anlatıyor. Çocuklar için, dillerini ve kültürlerini öğrenebilecekleri, masallar ve yaratıcı oyunlardan oluşan özel bir program hazırlıyoruz. İsteğimiz çocukların hem dillerinin, hem de yeteneklerinin gelişmesidir.
TEV-ÇAND’ın gelecek planlarından bir diğeri ise gençler arasında bir müzik yarışması düzenlemek. Ayrıca bir de şiir dalında yarışma düzenlenmesi hedefleniyor. Kurmancî, Soranî ve Dimilkî lehçeleriyle yazılmış şiirlerle gerçekleştirilmek istenen yarışmanın temasını ise TEV-ÇAND belirleyecek. Önemli kararlardan bir başkası da her ay bir kez sokaklarda Kürt müziği ve kültürünün tanıtımının yapılması. Bu şekilde, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecride ve Kürt halkının mücadelesine dikkat çekmeyi hedefliyorlar. ‘‘Şunu söylemeliyim ki, hangi eylem veya etkinlik olursa olsun, içinde en ufak kültürel, sanatsal unsur bulunduğunda, daha fazla ilgi çekiyor’’ diyor Laçin.
Kültür yoksa, kimlik yoktur
Kültürel çalışmaların hayati önemde olduğunu ifade eden Laçin, kültürel soykırıma karşı çalışmalara dört elle sarılmak gerektiğini anlatıyor: ‘‘Kültür toplumsuz, toplum da kültürsüz düşünülemez. Kültür yoksa, kimlik yoktur.”
Asimilasyon politikaları, Kürdistan‘da şiddet, katliam ve tehditler şeklinde karşımıza çıkarken, Avrupa’da da farklı şekillerde sürdürüldüğüne değiniyor Laçin. Diasporadaki Kürt gençlerin kültürlerinden uzak, kimlik krizi içinde yaşadıklarını ve Batı’da da Kürt kimliğinin inkar edildiğini ekleyen Laçin, ‘‘Avrupa’da bile bilinçli bir Kürt olmak, mücadele etmek anlamına geliyor. Genel olarak Kürtler birçok alanın dışında bırakılıyorlar. Gençler de bir yandan kendi köklerinden uzaklaşırken, diğer yandan Hollanda toplumu tarafından kabullenilmiyorlar. Gelişen bu krize karşı gençlere kılavuz olmamız gerekiyor diyor.