Özellikle 1600 – 1800 yılları arasında, Şark’a ait masallardan ve o diyarda vuku bulmuş hadiselerden esinlenerek yarı kurgu – yarı gerçek, yarı fantezi – yarı seyyah anlatımlarına dayalı olarak birçok kitap yazılmış ve tiyatro senaryosu kaleme alınmıştır. Eserlerde Şark coğrafyasındaki kişilerin, ülkelerin, isimlerin ve kültürlerin içiçe geçirilerek harmanlanmış olmaları dikkat çekmektedir. Bu tür eserlerden bir tanesi de şimdiye kadar hiç bilinmeyen ve 1829 yılında İtalyanca kaleme alınmış olan ‘#Bitlis# Sultanı ve Köle Kız’ adlı bale gösterisidir.
Kadim Bitlis’in ve #Kürdler#in tarihine dair batılı arşivlerde yaptığım araştırmalarda, varlığı bilinmeyen veyahut derlemesi ve çevirisi yapılmamış, irili ufaklı birçok güzide kaynak ile karşılaşmaktayım. Bu kaynakları ya bir makale ile ya da o eserin tamamını derleyip çevirerek meraklıları ile buluşturuyor ve okuyucuların bilgisine sunuyorum. Tarihin tozlu raflarında unutulmuş olan başka müstesna bir çalışmayı ilk defa gün yüzüne çıkartarak yine siz kıymetli okuyucular ile paylaşıyorum.
Roma Ulusal Merkez Kütüphanesi’nde bulunan bu eser, ‘Elisa ve Claudio’ adlı bir müzikal oyun senaryo kitabının ikinci bölümünde ‘Il Sultano e La Schiava’ adı ile yer almaktadır. İtalya’nın Cenova (Genova) şehrinde 1829 yılında İtalyanca olarak basılmış olan bu çalışma hakkında, künyesinde yazılı ‘Baletto serio-comico, tre atti’ ek bilgi ile oyunun 3 bölümden (perde) oluştuğunu öğreniyoruz. 14 kişilik bir oyuncu kadrosu olan senaryonun içerik anlatımının sonunda, ‘La scena è finta in Betlis, Capitale del Curdistan’ dipnotu da mevcut, ki bu ibare ile de oyunun konusunun ‘Kürdistan’ın başkenti Bitlis’te geçtiği belirtilerek, Kürd beyliklerine tarihte başkentlik yapmış olan kadim Bitlis şehrinden bahsedilmektedir.
Oyunun detaylarının geçtiği bölümdeki ‘Medina’ ibaresinin Arapçada şehir anlamına gelen medine kelimesi olarak mı, yoksa çarşı/pazar/şehir karlşılığında mı kullanıldığı pek anlaşılamamıştır. Ancak ana temanın içeriğine ve anlatımına sadık kalınılması açısından tanımlamaları oldukları gibi derleyip çevirdiğimi belirtmek isterim.
Özel bir sanat cemiyeti tarafından müzikseverlere takdim edildiği ayrıca belirtilen bu bale gösterisinin konusuna gelince.
Oyuncular
Bitlis Sultanı
Zora: Köle Kız
Tamas: Vezir
Zulma: Sarayın yaşlı bekçisi
Nadir: Madenalı Türk
Mustafa: Sarayın kunduracısı
Erkek ve Kadın Köleler
Harem ağası
Bostancı
Sapancı
Rakkas
Odalık (Nikahsız cariye)
Okçu
Muhafız
Bitlis sultanı Medina’da gezerken Aldina adlı güzel mi güzel bir kızla karşılaşır ve ona aşık olur. Aldina’yı alır ve kendisinin en gözdesi yapar. Ancak düşmanları olan Arapların ani ve acımasız bir saldırısı sonucu Sultan’ın ordusu şaşkına döner ve bu esnada Aldina düşmanın eline düşer. Sultan ızdırabından kahrolur. Aldina ise acıdan yaşamını yitirir. Ancak Aldina ardında Zora adlı bir kız çocuğu bırakır. Yıllar geçer. Zora köle tacirleri arasında Bağdat’da alınır satılır ve bu tacirler daha sonra onu Bitlisli bir tüccara satarlar. Bitlisli bu tüccar da Zora’yı alıp efendisi olan Bitlis Sultanı’na götürür. Sultan yüksek bir fiyata Zora’yı o tüccardan satın alır. Zira Zora’nın güzelliği karşısında ve onun Aldina’ya olan benzerliğinden ötürü Bitlis Sultanı şaşkına dönmüştür. Sultan Zora’yı eşi yapmak istemektedir. Zora da köle tacirlerinin elinden kurtulduğundan dolayı müteşekkirdir ve gelişmelere boyun eğmek zorundadır. Fakat Zora’nın gönlü sevdiği olan Nadir’dedir. Zora’nın Bitlis’te olduğunu haber alan Nadir, onun nerede olduğunu bulmak için Bitlis’e gelir. Nadir şehre gelir gelmez daha önceden tanıdığı ve sarayın da kunduracısı olan eski dostu Mustafa’nın yanına gider. Mustafa’nın sayesinde Zora’ya tekrardan ulaşır Nadir. Sultan durumdan şüphelenmiştir ve öfkelenmiştir. Zora şaşkındır. Mustafa’nın telaşı, sarayın yaşlı bekçisi Zulma’nın tavrı ve vuku bulan genel karışıklıklar eşliğinde gelişen olaylar mutlu son ile biter. Zora’nın Bitlis Sultanı’nın eski eşi Aldina’dan olma kızı olduğu anlaşılır ve Zora ile Nadir evlenerek muradlarına erer.
Bu eserin bir tiyatro oyunu haline getirilip, uygun kostüm müzik ve dekorasyon eşliğinde birgün Bitlis’te sahne alması temennisiyle.[1]
Baran Zeydanlıoğlu