Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, dün partisinin düzenlediği “Geleceğimizin İnşası Toplantıları; Kürt Meselesi” başlıklı toplantı kapsamında Diyarbakır’a geldi.
Bugün de kentte basın mensupları ile bir toplantı düzenleyen Davutoğlu, Rûdaw Diyarbakır Temsilcisi Maşallah Dekak’a özel açıklamalarda bulundu.[1]
Türkiye’nin Rojava’ya yönelik olası bir operasyonuna ilişkin soruyu yanıtlayan Davutoğlu, meselenin ABD ile müzakere edilmesi gerektiğini belirterek, “Bu konunun Türkiye içerisinde bir istismar aracı olarak kullanılmasına asla izin vermemek lazım ve özellikle de Suriye’deki Kürt kardeşlerimizin bir tehdit ve hedef olarak görülmemesi lazım” dedi.
Suriye’de (Rojava’da) demografik yapının değiştirilmesine karşı olduklarını vurgulayan Davutoğlu, Kürt, Arap, Türkmen, Sünnni, Alevi, Nusayri ve diğer tüm toplulukların bulundukları topraktan kopmadan Suriye’de bir çözüm bulunması gerektiğini söyledi.
Gelecek Partisi lideri Davutoğlu, Efrin’de Kürtçe eğitimin kaldırılmasına ilişkin ise, “Herkesin kendi anadilini mutlaka öncelikle öğrenmesi en temel ilke olmalıdır” ifadesini kullandı.
Rûdaw: Şunu sormak istiyorum. Siz aslında açıklamalarınızda cevap verdiniz ama Türkiye’nin Münbiç, Şehba ve Tel Rıfat’a yönelik bir askeri müdahalesi gündemde. Siz Gelecek Partisi ve dış politikada tecrübeli bir politikacı olarak bu girişimleri doğru buluyor musunuz?
Ahmet Davutoğlu: Biraz önce de cevap verdim. Türkiye’nin güney sınırlarında ciddi güvenlik sorunları olduğu aşikar. Özellikle Suriye bağlamında söylüyorum, Tel Abyad, Münbiç bölgesinde değil. İdlib’de ve diğer alanlarda da. Bu anlamada güvenlik tedbirleri almak Türkiye’nin hakkı. Ancak burada öncelikle dikkat edilmesi gereken husus şu; bu bölgeler fiilen Amerika Birleşik Devletleri’nin askeri denetim bölgesi olarak görülüyor. Bunun ABD ile çok açık ve net bir şekilde konuşulması ve orada Türkiye’yi tehdit edecek hiç bir unsurun olmaması için bir girişimde bulunulması lazım. Daha sonra da bu konunun Türkiye içerisinde bir istismar aracı olarak kullanılmasına asla izin vermemek lazım ve özellikle de Suriye’deki Kürt kardeşlerimizin, Kürt halkının bir tehdit ve hedef olarak görülmemesi lazım.
Rûdaw: Oradaki Kürtler de çok tedirgin, operasyonlardan dolayı kendilerini güvende hissetmiyorlar. Bir çözüm yok mu? Siz nasıl bir çözüm öneriyorsunuz?
Ahmet Davutoğlu: Bahsettiğim gibi, Suriye’nin genelinde bri çözüm için çaba sarf etmek lazım. 18 Aralık 2015 tarihinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin almış olduğu bir karar var; Suriye’de geçiş hükumeti kurularak ülkedeki bütün sorunların çözülmesi. Genel olarak Suriye’ye bir barış gelmeden, Suriye’nin herhangi bir yerinde insanların kendilerini güvende hissetmeleri kolay değil. ikincisi; özellikle bu bölgelere dönük olarak da, orada doğrudan yada dolaylı Türkiye’yi tehdit eden bir PKK faktörü söz konusu olduğunda kessinlikle Suriye Kürtlerinin bir bütün olarak tehdit ve hedef olarak görülmemesi lazım. Bu konunun da ABD ile doğrudan, açık ve net bir şekilde konuşulması lazım.
Rûdaw: Şu anda Suriye’de, özellikle Kürt bölgelerinde Türkiye’nin desteklediği gruplar tarafından demografik yapı değiştiriliyor. Kürtlerin yerine Kürt coğrafyasına Araplar yerleştiriliyor ve Kürtler bundan tedirgin oluyor. Sizin döneminizde gidiş-gelişler vardı, temaslar vardı. O döneme bir dönüş mümkün mü? Yoksa demografik yapının değiştirilmesini savunuyor musunuz?
Ahmet Davutoğlu: Asla. Suriye’de demografik yapının değişmesi Türkiye’nin de menfaatlerine aykırıdır ve ayrıca insani olarak da son derece yanlıştır. İnsanların topraklarından, yerlerinden edilmesi, kim yaparsa yapsın yanlıştır. Demografik yapı esas itibariyle Suriye rejimi tarafından değiştiriliyor. Hama, Humus, halep hattı insansızlaştı neredeyse. Ve buradaki hatta yaşayanlar büyün oranda Türkiye’ye mülteci olarak geldi. Türkiye’nin buradaki çıkarı ve doğru olan da, Suriye’de hiç bir kardeş topluluğun, Kürtlerin, Arapların, Türkmenlerin, Sünnnilerin, Alevilerin, Nusayrilerin, hiç birinin bulunduğu topraktan kopmadan Suriye’de bir çözüm bulmak lazım. Eğer bir kez demografi değişmeye başlarsa, o demografinin kalıcı bir yapı haline dömnüşmesi çok büyük gerilimlere, çatışmalara yol açar ve uzun yıllar bu çatışmalar sürer. Herkes savaştan önce nerede yaşıyorsa oraya dönmeli, orada yaşamalı, mülkiyet hakkı korunmalı, kimsenin, hiç bir toplumun demografik konumu değişmemeli.
Rûdaw: Şu anda mesela Efrin’de Arapça hatta Türkçe eğitim veriliyor ama Kürtçe eğitim yok. Siz bu yaklaşımı nasıl değerlendiriyorsunuz? Kürtler oarada da kendi coğrafyalarında anadilllerinde eğtimden yoksun, kendilerinden yoksun bri politika ile karşı karşıya.
Ahmet Davutoğlu: Afrin’de veya herhangi bir yerde anadilde eğitim imkanının mutlaka ki geçmişte olan imkanların korunması lazım. Bütün bu diller bizim için kutsaldır. Türkçe de, Kürtçe de, Arapça da bizim dillerimizdir. Öğrencilerin bu dilleri birlikte öğrenmesi ama herkesin kendi anadilini mutlaka öncelikle öğrenmesi en temel ilke olmalıdır.[1]