Βιβλιοθήκη Βιβλιοθήκη
Αναζήτηση

Kurdipedia είναι η μεγαλύτερη πολύγλωσση πηγές για την κουρδική πληροφορίες!


Search Options





Σύνθετη Αναζήτηση      Πληκτρολόγιο


Αναζήτηση
Σύνθετη Αναζήτηση
Βιβλιοθήκη
Kουρδικά ονόματα
Χρονολόγιο των γεγονότων
πηγές
Ιστορία
Συλλογές του χρήστη
Δραστηριότητες
Αναζήτηση Βοήθεια;
Δημοσίευση
Video
Ταξινομήσεις
Τυχαία item!
Αποστολή
Στείλτε το άρθρο
Αποστολή φωτογραφίας
Survey
Η γνώμη σας
Επικοινωνία
Τι είδους πληροφορίες που χρειαζόμαστε!
Πρότυπα
Όροι Χρήσης
Στοιχείο ποιότητας
Εργαλεία
Σχετικά με
Kurdipedia Archivists
Άρθρα για εμάς!
Προσθέστε Kurdipedia στην ιστοσελίδα σας
Προσθήκη / Διαγραφή Email
Στατιστικά Επισκέπτες
Στατιστικά στοιχεία
Γραμματοσειρές Μετατροπέας
Ημερολόγια Μετατροπέας
Γλώσσες και διαλέκτους των σελίδων
Πληκτρολόγιο
Kurdipedia extension for Google Chrome
Cookies
Γλώσσες
کوردیی ناوەڕاست
کرمانجی - کوردیی سەروو
Kurmancî - Kurdîy Serû
هەورامی
Zazakî
English
Française
Deutsch
عربي
فارسی
Türkçe
Nederlands
Svenska
Español
Italiano
עברית
Pусский
Fins
Norsk
日本人
中国的
Հայերեն
Ελληνική
لەکی
Azərbaycanca
Ο λογαριασμός μου
Είσοδος
Η ιδιότητα του μέλους!
Ξεχάσατε τον κωδικό σας!
Αναζήτηση Αποστολή Εργαλεία Γλώσσες Ο λογαριασμός μου
Σύνθετη Αναζήτηση
Βιβλιοθήκη
Kουρδικά ονόματα
Χρονολόγιο των γεγονότων
πηγές
Ιστορία
Συλλογές του χρήστη
Δραστηριότητες
Αναζήτηση Βοήθεια;
Δημοσίευση
Video
Ταξινομήσεις
Τυχαία item!
Στείλτε το άρθρο
Αποστολή φωτογραφίας
Survey
Η γνώμη σας
Επικοινωνία
Τι είδους πληροφορίες που χρειαζόμαστε!
Πρότυπα
Όροι Χρήσης
Στοιχείο ποιότητας
Σχετικά με
Kurdipedia Archivists
Άρθρα για εμάς!
Προσθέστε Kurdipedia στην ιστοσελίδα σας
Προσθήκη / Διαγραφή Email
Στατιστικά Επισκέπτες
Στατιστικά στοιχεία
Γραμματοσειρές Μετατροπέας
Ημερολόγια Μετατροπέας
Γλώσσες και διαλέκτους των σελίδων
Πληκτρολόγιο
Kurdipedia extension for Google Chrome
Cookies
کوردیی ناوەڕاست
کرمانجی - کوردیی سەروو
Kurmancî - Kurdîy Serû
هەورامی
Zazakî
English
Française
Deutsch
عربي
فارسی
Türkçe
Nederlands
Svenska
Español
Italiano
עברית
Pусский
Fins
Norsk
日本人
中国的
Հայերեն
Ελληνική
لەکی
Azərbaycanca
Είσοδος
Η ιδιότητα του μέλους!
Ξεχάσατε τον κωδικό σας!
        
 kurdipedia.org 2008 - 2024
 Σχετικά με
 Τυχαία item!
 Όροι Χρήσης
 Kurdipedia Archivists
 Η γνώμη σας
 Συλλογές του χρήστη
 Χρονολόγιο των γεγονότων
 Δραστηριότητες - Kurdipedia
 Βοήθεια
Νέα θέση
βιογραφία
Νιζαμί
12-08-2024
شادی ئاکۆیی
Βιβλιοθήκη
Η επανάσταση στη Ροζάβα Δημοκρατική αυτονομία και απελευθέρωση των γυναικών στο συριακό Κουρδιστάν
02-02-2018
هاوڕێ باخەوان
Στατιστικά
Άρθρα
  531,049
Εικόνες
  107,575
Βιβλία
  20,010
Σχετικά αρχεία
  100,975
Video
  1,471
Γλώσσας
کوردیی ناوەڕاست 
303,155
Kurmancî - Kurdîy Serû 
88,915
هەورامی 
65,847
عربي 
29,357
کرمانجی - کوردیی سەروو 
17,077
فارسی 
8,979
English 
7,418
Türkçe 
3,605
لوڕی 
1,691
Deutsch 
1,483
Pусский 
1,133
Française 
336
Nederlands 
130
Zazakî 
90
Svenska 
63
Հայերեն 
50
Español 
45
Italiano 
44
لەکی 
37
Azərbaycanca 
24
日本人 
20
中国的 
16
Ελληνική 
14
Norsk 
14
עברית 
14
Fins 
12
Polski 
7
Esperanto 
5
Ozbek 
4
Português 
3
Тоҷикӣ 
3
Hrvatski 
2
Srpski 
2
Kiswahili سَوَاحِلي 
2
ქართველი 
2
Cebuano 
1
ترکمانی 
1
Ομάδα
Ελληνική
Βιβλιοθήκη 
3
Μάρτυρες 
3
Χάρτες 
2
Άρθρα 
2
βιογραφία 
2
Μέρη 
1
Μέρη & Οργανισμοί 
1
MP3 
323
PDF 
30,524
MP4 
2,395
IMG 
196,596
Μέρη & Οργανισμοί
Δημοκρατικό Κόμμα του Ιρανι...
Χάρτες
Mε πράσινο οι περιοχές που ...
Βιβλιοθήκη
Η επανάσταση στη Ροζάβα Δημ...
Βιβλιοθήκη
Αζάντ με λένε
βιογραφία
Νιζαμί
PROF. DR. ŞERİF MARDİN’DEN ‘BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ OLAYI’
Ομάδα: Άρθρα | Άρθρα Γλώσσα: Türkçe
Share
Facebook0
Twitter0
Telegram0
LinkedIn0
WhatsApp0
Viber0
SMS0
Facebook Messenger0
E-Mail0
Copy Link0
στοιχείο κατάταξη
Άριστη
Πολύ καλό
Μέσος όρος
Κακή
Κακό
Προσθήκη στις συλλογές μου
Γράψτε το σχόλιό σας για αυτό το προϊόν!
Είδη ιστορία
Metadata
RSS
Αναζήτηση στο Google για τις εικόνες που σχετίζονται με το επιλεγμένο στοιχείο!
Αναζήτηση στο Google για το επιλεγμένο στοιχείο!
کوردیی ناوەڕاست0
Kurmancî - Kurdîy Serû0
English0
عربي0
فارسی0
עברית0
Deutsch0
Español0
Française0
Italiano0
Nederlands0
Svenska0
Ελληνική0
Azərbaycanca0
Cebuano0
Esperanto0
Fins0
Hrvatski0
Kiswahili سَوَاحِلي0
Norsk0
Ozbek0
Polski0
Português0
Pусский0
Srpski0
Тоҷикӣ0
Հայերեն0
ქართველი0
中国的0
日本人0

PROF. DR. ŞERİF MARDİN’DEN ‘BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ OLAYI’

PROF. DR. ŞERİF MARDİN’DEN ‘BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ OLAYI’
Prof. Dr. Şerif Mardin (1927-), uzun yıllardır Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan ve ders veren önemli bir Türk sosyal bilimcidir (Sosyoloji alanında). Mardin’in en önemli ve tartışmalı özelliği; bu yazıda incelenecek olan “Bediüzzaman #Said Nursi# Olayı” kitabındaki gibi, birçok eserinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu modernist felsefesine (Kemalizm) aykırı sayılabilecek İslami ve diğer çevresel aktörleri bilimsel şekilde incelemeye ve anlamaya çalışmasıdır. Bu anlamda, “halk İslam’ı” (folk Islam) veya “hetorodoksi” kavramı, dünyada ve Türkiye’de Mardin’in bilimsel yazına en önemli katkılarından birisi olarak kabul edilmektedir. Mardin, son dönemde “mahalle baskısı; kavramını günümüz Türkiye’sine dair analizlerinde kullanmasıyla da dikkat çekmiş ve gündem yaratmıştır. Bu yazıda, Mardin’in çok ünlü ama aynı zamanda oldukça tartışmalı olan eseri “Bediüzzaman Said Nursi Olayı”nı özetlemeye çalışacağım. Ayrıca, günümüzde Said Nursi’nin kurduğu Nurculuğun bir kolu olan ve Fethullah Gülen liderliğindeki Gülen cemaatinin Türkiye siyasal hayatındaki tartışmalı konumu da dikkate alındığında, kitabın ve kitapta belirtilen fikirlerin daha da önemli bir hale geldiğini burada belirtmek gerekir.

Kitap Hakkında Genel Bilgiler
Orijinal İngilizce ismi “Religion and Social Change in Modern Turkey: The Case of Bediüzzaman Said Nursi” olan ve ilk kez 1989 yılında State University of New York Press tarafından kitap, Metin Çulhaoğlu tarafından 1992 yılında Türkçe’ye çevrilmiş ve İletişim Yayınları tarafından basılmıştır. Eserin Türkçe tam ismi “Bediüzzaman Said Nursi Olayı: Modern Türkiye’de Din ve Toplumsal Değişim” şeklindedir. Kitap, şimdiye kadar 18 baskı yapmayı başarmış önemli bir klasiktir. Bu makale için kullanılan kitap ise, 2010 tarihli 15. baskıdır. Bu kitapta, Profesör Şerif Mardin, kendi takipçileri nezdinde çok özel bir konumu olan Said Nursi’yi ve yarattığı akımı, bu hadisenin kendisine özgü nitelikleriyle birlikte, Türkiye’nin din-toplum ve din-devlet ilişkileri konularındaki genel perspektifi içerisinde yorumlamaya çalışmaktadır. 399 sayfalık bu eser, Türk akademisinin yıldız isimlerinden olan Mardin’i sağ çevrelerde ve özellikle Nurcular açısından çok makbul bir isim haline getirirken, hem çalıştığı konu ve kişinin devlet nezdinde hoş karşılanmaması, hem de Nursi’yi çok parlattığı yönündeki yorumlar nedeniyle, yazar, bu kitabı sonrasında çok sert eleştiriler de almış; hatta birçoklarına göre bu nedenle Türkiye Bilimler Akademisi’ne (TÜBA) kabul edilmesi bile engellenmiştir. Şimdi, bu kitaba ve kitaptaki tartışmalı fikirlere daha yakından göz atalım.

Cumhuriyet Döneminde İslam Araştırmaları
Mardin’e göre, Türkiye’de İslam araştırmaları Cumhuriyet’in ilk yıllarında gelişim gösterememiştir. Bu, dini veya yarı-dini bir rejimden laik bir rejime geçiş yapan yeni devletin din konusundaki baskıcı ve aşırı ihtiyatlı duruşundan kaynaklanmıştır. Ancak 1950 sonrasında çok partili demokrasiye geçilmesiyle beraber, İslam, hem entelektüel, hem de siyasal ve sosyolojik anlamda kendisini yeniden belirgin hale getirmiştir. İşe, önce, Osmanlıca veya Arapça klasiklerin Latin alfabesine geçen Türkiye’de yeni dile çevrilmesiyle başlanmıştır. Ardından, İslam dini ile ilgili yeni çalışmalar da üretilmiştir. Ancak bu çalışmalar, yazara göre daha çok kurumlaşmış veya kurumsallaşmış İslam’la ilgilidir; medreseler, ilmiye (ulema) sınıfı, Şeyhülislam’ın Osmanlı siyasetindeki yeri vs. gibi. Oysa gerçek İslam, halkın kendisinin binlerce yıllık birikimi ve tecrübesi sonucunda özümsediği ve uyguladığı pratik veya hâlihazırda yaşayan dindir. Bunun araştırılması ise, Türkiye’de 1950’lerden sonra bile eksik kalmıştır. Bu nedenle, Mardin’e göre, Türkiye’de laik kesimin en sert eleştirilerini yönelttiği ve hatta zaman zaman nefret objesine dönüşebilen Bediüzzaman Said Nursi’yi incelemek, önemli bir akademik boşluğu doldurmak ve Türkiye sosyolojisine dair önemli tespitler yapmak imkânını sağlamaktadır.

Said Nursi: Hayatı
Said Nursi, 1878 yılında Bitlis vilayetine bağlı Hizan ilçesinin Nurs köyünde 7 çocuklu bir ailenin dördüncü çocuğu olarak doğmuştur. Babasının adı Mirza, annesinin adı ise Nuriye’dir. 15 yaşında bir medrese öğrencisi iken hocası tarafından verilen “Bediüzzaman” (zamanın eşsizi) lakabı ismiyle birlikte anılır. Çocukluğunda çevresindeki medreselerde eğitim görmüştür. Kendisinde görülen üstün hafıza sebebiyle, önceleri “Molla Said-i Meşhur” diye tanınmıştır. Talebelik yıllarında, temel İslami ilimlerle ilgili yaklaşık 90 kitabı ezberlemiştir. Şirvan, Siirt, Bitlis, Doğubayazıt ve Tillo’dan sonra 1894’te Mardin’e geçmiştir. Oradan da Bitlis’e gitmiş, sonra da Van’da 12 sene kalmıştır. Van’da kaldığı sürede, eğitim metodunu tamamen kendisinin hazırladığı bir medrese kurmuştur. Esas hedefi ise, aynı metodun uygulanacağı bir üniversiteyi Doğu Anadolu’da kurmaktır. Bu üniversitede din ilimleri ile fen ilimleri birlikte öğretilecek, etnik diller de serbest tutulacaktı. Bu üniversiteye, Kahire’deki meşhur El Ezher Üniversitesi’nden hareketle “Medresetü’z-Zehra” ismini vermiştir. 1900’lü yılların başında 1907 yılında doğuda “Medresetü-z Zehra” adında bir İslam teolojisi üniversitesi kurmak fikriyle İstanbul’a gelmiş ve aslında hayatı boyunca da bu fikrini gerçekleştirmek için gayret göstermiştir. 13 Nisan 1909 tarihinde tarihe “31 Mart Vakası” olarak geçen isyanda isyancıları yatıştırmaya çalışmış; isyan bastırıldıktan sonra kendisi de olaya karıştığı iddiası ile tutuklanmış, fakat mahkemesi görüldükten sonra beraat etmiştir. Birinci Dünya Savaşı yıllarında 1914 yılında Doğu cephesinde gönüllü milis alayı komutanı olarak hizmet etmiştir. Savaş esnasında, Mart 1916’da Bitlis’te yaralanıp iki buçuk yıl Rusya’da esir kalmıştır. 1917’deki Bolşevik İhtilali esnasındaki kargaşadan yararlanıp esaretten kurtulmuştur. Leningrad’dan Almanya’ya, oradan da Petersburg üzerinden Varşova’ya gelmiş, #Viyana#’yı da gördükten sonra, Sofya üzerinden trenle 1918 Haziran’ında İstanbul’a ulaşmıştır. Dönüşte, Genelkurmay’ın kontenjanından Osmanlı’nın en üst düzey dini danışma merkezi olan ve Mehmet Akif Ersoy’un sekreterliğini yaptığı “Darü’l-Hikmeti’l-İslamiye”de 4 yıl görev yapmıştır. İngilizlerin İstanbul’u işgali yıllarında onların aleyhinde “Hutuvat-ı Sitte” adıyla bir risale neşretmiştir. 1925 yılında Van’da eğitim faaliyetlerinde bulunurken, o sırada meydana gelen Şeyh Said hareketi sebebiyle, bu harekete karşı çıktığı halde, tedbir olarak 1926 yılında önce Burdur’a, ardından 25 Ocak 1927’da Isparta ve Isparta ili Eğirdir ilçesine bağlı ve Eğirdir’in 25 km kuzeybatısında Barla’ya gönderilmiştir. Burada sekiz yıl kalmış; “Risale-i Nur” isimli Kur’an tefsirinin çoğu bölümlerini burada yazmıştır. Eserleri ve fikirleri sebebiyle 1935 senesinde Eskişehir Mahkemesi’ne sevk edilmiş ve 1936 yılında sürgüne gönderildiği Kastamonu’da eserlerini yazmaya devam etmiştir. 1943’te Denizli Mahkemesi’ne, 1948’de Afyon Mahkemesi’ne sevk edilmiş; tüm bu mahkemeleri beraatla neticelenmiştir. 1950 yılında çok partili hayata geçildiğinde, eserlerini matbaada bastırmış ve geniş kitlelerce tanınmaya başlamıştır. Said Nursi, 23 Mart 1960 tarihinde 82 yaşında Şanlıurfa’da vefat etmiştir. Naaşı, Halilürrahman Dergâhı’nda kendisine ayrılan yere defnedilmiş; ancak 27 Mayıs 1960 askeri darbesi sonrasında, Milli Birlik Komitesi hükümeti kararıyla, mezarı Urfa’daki yerinden alınarak Isparta’ya götürülerek şehir mezarlığına gizlice defnedilmiştir.

Prof. Şerif Mardin’in Kitabından Bazı Fikirler ve Bunların Yorumlanması
Said Nursi (1876-1960)[9], Osmanlı’nın son ve Cumhuriyet Türkiye’sinin ilk onyıllarında yaşamış son derece dindar bir Müslüman ve Nurculuk adı verilen İslami akımın (Nur cemaati de denir) kurucusudur. 1878 Bitlis Hizan doğumlu olan Nursi’nin gerçek ismi Said Okur’dur. Cumhuriyet’in ilk yıllarında devletten pek teveccüh göremese de, 1950’lerde Demokrat Parti ve Adnan Menderes-Celal Bayar ikilisinin iktidara gelmesiyle birlikte Türkiye’de sağ çevreler için çok mümtaz bir kimse haline gelen Nursi, Mardin’e göre, İslam dinine mitsel ve şiirsel sembolik bir repertuar kazandırmış olan önemli bir İslam âlimidir. Laik Türkiye’de unutulan İslami değerleri yeniden canlandırma amacını gütmüş olan Nursi, diğer İslam bilginleri ve muhafazakâr siyasetçiler gibi temel bir sorunla karşılaşmıştır: Son derece kapsamlı ve kendisine özgü bir hukuk sistemi bile olan İslam dini ile kendisine özgü gereksinimleri ve kuralları olan devleti nasıl bir arada tutabilecek ve bir potada eritebilecektir?.. Osmanlı Devleti, hiç düşünmeden Fransız medeni hukukunu Türkçe’ye çevirebilecek, bazı alanlarda uygulamaya sokabilecek ve yeri geldiğinde din kurallarını devlet karşısında arka plana atabilecek esneklikte bir devlet olmuştu. Bu konu dışında, Kürt kökenli olan ve hatta Said-i Kürdi olarak da bilinen Nursi’nin bir diğer önem verdiği ve kafa yorduğu konu da, yeni kurulan milli ve üniter Türkiye devleti içerisinde Kürtlerin durumu olmuştur. Bu iki konu üzerinde yazdıkları, Nursi’ye dini-teolojik yönü dışında siyasal bazı anlamlar da yüklenmesine neden olmuştur.
İslam teolojisinde aracılık kurumu genel olarak reddedilse bile, Ortadoğu’nun ekolojik bazı koşulları (halkın İslam konusundaki cehaleti, tarih ve Arapça bilmemesi vs.), aracılık kurumunu çoğu zaman bir gereklilik haline getirmiştir. Ortodoks ulemanın “yasalcı, mütereddit ve kuru” nitelikteki kent İslam’ı, genellikle tasavvufi hareketleri güçlendirmiştir. Ancak kent Sufiliği de ikiye ayrılır; Sufilik eğitimi alanlar ve kitleler… Dolayısıyla, hem Ortodoks, hem de Heterodoks anlamda, Şeyh ve aracı din adamları, Ortadoğu coğrafyasında sosyolojik olarak gerekli görülmüş ve kendiliğinden ortaya çıkmışlardır. Aslına bakılırsa, “ulu kişi” imajı, İslam toplumlarında pater familias’la ve öğretmenin benzer rollerini vurgulayan örgütlenme ilkeleri ile de uyum halindedir. Bu noktada, Nurculuk ve Said Nursi’nin ayırt edici özelliği ise, sembolizm konusunun ve mistisizm özelliğinin diğer İslami gruplara kıyasla çok daha ön planda olmasıdır. Diğer önemli bir Türk aydını olan Zülfü Livaneli de, Nurculuk ile varoluşçuluk akımı arasındaki paralelliklere dikkat çekmiştir.
Nursi’nin kurulmasına önderlik ettiği Nurculuk, son derece karmaşık bir İslami harekettir. 20. yüzyılın başlarında Osmanlı’da ve sonrasında Türkiye’de oluşan agnostik veya ateist aydın-dindar halk uçurumu, Anadolu’da demokrasinin ve modernleşmesinin önünde en büyük engeli teşkil etmiştir. Bu anlamda, Nurculuk, yazara göre sosyolojik bazı gelişmelerin sonucu olarak doğmuştur. 1926 yılında devlet tarafından Isparta’ya yerleştirilen Nursi, Osmanlı döneminde de önemli bir din ve siyaset merkezi olmuş ve birçok devlet adamı yetiştirmiş bu bereketli topraklarda, Cumhuriyet’e geçişle birlikte yaşanan keskin geçişi tam olarak benimseyemeyen halk kitlelerini peşinden sürüklemeyi başarmıştır. Burada kitleleri en çok etkileyen unsur, modern yaşamın bazı niteliklerine kolay adapte olamayan Anadolu halkının, Nursi’de ahlâkı bulmasıdır. Modern toplumda ahlâki değerleri yerli yerine oturtamayan insanlar, bu değer boşluğu içerisinde maneviyatı ve ahlâk kaynağını en kolay şekilde İslam dininde ve ömrünü bu yola adayan Said Nursi gibi kişilerde bulmuşlardır. Zaten tam da bu nedenle, tek-parti dönemi, askeri darbe ya da müdahaleler sonrasındaki ara rejim dönemleri ve Bülent Ecevit’in 1970’lerdeki inanılmaz performansı sayılmazsa, Türkiye’yi daima merkez sağ ve sağ hükümetler yönetmiş ve İslam dini, toplumsal ve siyasal yaşamda hep ön planda olmuştur. Buna karşın, Nursi’nin ve Nurculuk hareketinin tasavvur ettiği İslam anlayışı, hareketin 1950’lerde Adnan Menderes ve Demokrat Parti’ye, 1960’larda Süleyman Demirel ve Adalet Partisi’ne, 1970’lerde Necmettin Erbakan ve Milli Selamet Partisi’ne, 1980’lerde Turgut Özal ve ANAP’a, 2000’lerin başında ise Adalet ve Kalkınma Partisi’ne ve Recep Tayyip Erdoğan’a destek verdiği de düşünülürse, köktendinci İslamcılık noktasında Arap dünyasındaki hareketlerden ayrılır ve Türkiye’ye özgü daha modernist bir çizgiyi temsil eder.
Kitabının son bölümünde ise, Şerif Mardin, kitap boyunca yaptığı inceleme ve analizlerin ardından önemli tespitler yapmakta ve önceki tespitleri tekrarlamaktadır. Ona göre; Said Nursi’nin ve Risale-i Nur külliyatının en temel özelliği; kişiyi çevreleyen dünya ile ilgili bir “efsun” yaratan mitik-şiirsellik duygusunun korunmasıdır. İkincisi, yazarın atıfta bulunduğu ve “lehçe” olarak nitelendirdiği bu özel dil, belirli birinin kişiliğinin ya da kimliğinin genişlemesi şeklinde tanımlanabilecek yapıdadır. Üçüncü olarak, bu lehçe, evrenin ve dünyanın bilişsel bir modelinin oluşturulmasına yaramaktadır. Lakin bu üç boyutun hiçbiri, kendi katıksız halinde görülmez; aralarındaki ilişki, renkler arasındaki ilişkiye benzer: renkler birbirine karışır, teşhis edilebilir renkler karışım içinde belirsizleşirken, sonra belli noktalarda yeniden ortaya çıkarlar.

Sonuç
Bugün Türkiye’de sol çevrelerde en sık kullanılan argümanlardan birisi de, şeyh, cemaat lideri veya benzeri din adamları ya da büyüklerinin cahil halkı din ile aldattıkları ve bundan ekonomik ve siyasal çıkar elde ettikleri yönündedir. Bu, aslında bir bakıma doğru da olabilir. Ancak Türkiye gibi halkın gelir seviyesinin son derece düşük olduğu ve halkın seçmen davranışını neredeyse tamamen ekonomik rasyonelin belirlediği bir ülkede, bu tarz bir açıklama son derece yetersiz kalmaktadır. Bugün milyon dolarlık ekonomilere ve siyasi nüfuza sahip olan çeşitli tarikat ve cemaatler, devletin İslam anlayışı ve pratiklerindeki bir eksikliği doldurduğu için bu kadar destek buluyor olmalıdırlar. Zira aksi takdirde, insanların kendi kıymetli ve kısıtlı vakit ve paralarını başkaları için harcamalarının bir izahı olamaz. Modern toplumda bireyin yaşadığı yalnızlık ve çaresizlik duygusu, ekonomik sorunlar ve içsel dindarlık gibi birçok faktör, bireylerin tarikat ve cemaat gibi yapılara katılmasına neden olabilmektedir. Ayrıca Said Nursi’nin takipçilerinin sosyolojik olarak daha çok alt veya orta alt sınıf olarak değerlendirilebilecek kişilerden çıkması, İdris Küçükömer’in Türkiye’ye dair yaptığı meşhur sağ-sol tespitini de akla getirirsek, bu anlamda oldukça manidardır. Sonuçta, Said Nursi ve diğer İslam akımları, ciddi akademik çalışmalar yapılarak incelenmesi ve küçümsenmemesi gereken sosyolojik tabanlı hareketlerdir. Mardin’in çalışmasını da, bu yolda atılmış ilk cesur adım olarak kabul etmek gerekir.
1927 yılında İstanbul’da doğdu. Galatasaray Lisesi’nde başladığı orta öğrenimini ABD’de tamamladı. Stanford Üniversitesi Siyasal Bilimler Bölümü mezuniyetinin ardından lisansüstü eğitimini John Hopkins Üniversitesi’nde yaptı. 1954’te Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne asistan olarak giren Şerif Mardin, doktorasını “Yeni Osmanlıların Düşünsel Yapıtları” konulu teziyle Stanford Üniversitesi’nde tamamladı. 1964’te Doçentliğe, 1969’da Profesörlüğe yükseldi. 1973’te geçtiği Boğaziçi Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Sosyoloji dersleri verdi. ABD’de Columbia ve California, İngiltere’de Oxford Üniversitesi’nde konuk öğretim üyesi olarak dersler verdi. Halen Washington D.C.’deki American University Uluslararası İlişkiler bölümünde öğretim üyeliği yapan ve aynı üniversite bünyesinde faaliyet gösteren İslâmi Araştırmalar Merkezi’nin Başkanlığı görevini sürdüren, aynı zamanda Sabancı Üniversitesi´inde öğretim görevliliğine devam eden Mardin’in yayımlanan kitapları şunlardır: Jön Türklerin Siyasi Fikirleri 1895-1908 (1964), Din ve İdeoloji (1969), İdeoloji (1976), Türkiye’den Toplum ve Siyaset (Makaleler derlemesi, 1990), Siyasal ve Sosyal Bilimler (Makaleler derlemesi, 1990), Türkiye’de Din ve Siyaset (Makaleler derlemesi, 1991), Türk Modernleşmesi (Makaleler derlemesi, 1991), Religion and Social Change in Modern Turkey. The Case of Bediüzzaman Said Nursi (1989) [Bediüzzaman Said Nursi Olayı / Modern Türkiye’de Din ve Toplumsal Değişim (1992)], The Genesis of Young Ottoman Thought (1962) [Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu (1996)], Türkiye, İslam ve Sekülarizm (Makaleler derlemesi, 2011).[1]
Αυτό το στοιχείο έχει γραφτεί σε (Türkçe) γλώσσα, κάντε κλικ στο εικονίδιο για να ανοίξετε το στοιχείο στην αρχική γλώσσα!
Bu makale (Türkçe) dilinde yazılmıştır, makaleleri orijinal dilinde açmak için sembolüne tıklayın!
Αυτό το στοιχείο έχει προβληθεί φορές 680
Γράψτε το σχόλιό σας για αυτό το προϊόν!
HashTag
πηγές
[1] | کوردیی ناوەڕاست | politikaakademisi.org
Συνδέεται στοιχεία: 3
Βιβλιοθήκη
Ημερομηνίες & Εκδηλώσεις
Ομάδα: Άρθρα
Άρθρα Γλώσσα: Türkçe
Publication date: 10-10-2016 (8 Έτος)
Publication Type: Born-digital
Βιβλίο: No specified T4 289
Βιβλίο: No specified T4 269
Βιβλίο: No specified T4 268
Γλώσσα - Διάλεκτος: Τουρκικά
Πόλεις: Istanbul
Τύπος Εγγράφου: Alkukielellä
Χώρα - Επαρχία: No specified T4 345
Technical Metadata
Στοιχείο ποιότητας: 99%
99%
Προστέθηκε από ( سارا ک ) στο 10-08-2022
Αυτό το άρθρο έχει ελεγχθεί και κυκλοφορήσει από ( هەژار کامەلا ) στο 11-08-2022
Αυτό το στοιχείο ενημερώθηκε πρόσφατα από ( هەژار کامەلا ) για: 10-08-2022
URL
Το στοιχείο αυτό, σύμφωνα με Kurdipedia του (Πρότυπα) δεν έχει ολοκληρωθεί ακόμα!
Αυτό το στοιχείο έχει προβληθεί φορές 680
Attached files - Version
Τύπος Version Όνομα Συντάκτη
Αρχείο Φωτογραφιών 1.0.130 KB 10-08-2022 سارا کس.ک.
Kurdipedia είναι η μεγαλύτερη πολύγλωσση πηγές για την κουρδική πληροφορίες!
βιογραφία
Τζεμίλ Τουράν
Βιβλιοθήκη
Η επανάσταση στη Ροζάβα Δημοκρατική αυτονομία και απελευθέρωση των γυναικών στο συριακό Κουρδιστάν

Actual
Μέρη & Οργανισμοί
Δημοκρατικό Κόμμα του Ιρανικού Κουρδιστάν
02-03-2015
هاوڕێ باخەوان
Δημοκρατικό Κόμμα του Ιρανικού Κουρδιστάν
Χάρτες
Mε πράσινο οι περιοχές που ελέγχουν οι Κούρδοι, με κίτρινο οι περιοχές που διεξάγονται μάχες και επιχειρήσεις
02-03-2015
هاوڕێ باخەوان
Mε πράσινο οι περιοχές που ελέγχουν οι Κούρδοι, με κίτρινο οι περιοχές που διεξάγονται μάχες και επιχειρήσεις
Βιβλιοθήκη
Η επανάσταση στη Ροζάβα Δημοκρατική αυτονομία και απελευθέρωση των γυναικών στο συριακό Κουρδιστάν
02-02-2018
هاوڕێ باخەوان
Η επανάσταση στη Ροζάβα Δημοκρατική αυτονομία και απελευθέρωση των γυναικών στο συριακό Κουρδιστάν
Βιβλιοθήκη
Αζάντ με λένε
13-08-2018
زریان سەرچناری
Αζάντ με λένε
βιογραφία
Νιζαμί
12-08-2024
شادی ئاکۆیی
Νιζαμί
Νέα θέση
βιογραφία
Νιζαμί
12-08-2024
شادی ئاکۆیی
Βιβλιοθήκη
Η επανάσταση στη Ροζάβα Δημοκρατική αυτονομία και απελευθέρωση των γυναικών στο συριακό Κουρδιστάν
02-02-2018
هاوڕێ باخەوان
Στατιστικά
Άρθρα
  531,049
Εικόνες
  107,575
Βιβλία
  20,010
Σχετικά αρχεία
  100,975
Video
  1,471
Γλώσσας
کوردیی ناوەڕاست 
303,155
Kurmancî - Kurdîy Serû 
88,915
هەورامی 
65,847
عربي 
29,357
کرمانجی - کوردیی سەروو 
17,077
فارسی 
8,979
English 
7,418
Türkçe 
3,605
لوڕی 
1,691
Deutsch 
1,483
Pусский 
1,133
Française 
336
Nederlands 
130
Zazakî 
90
Svenska 
63
Հայերեն 
50
Español 
45
Italiano 
44
لەکی 
37
Azərbaycanca 
24
日本人 
20
中国的 
16
Ελληνική 
14
Norsk 
14
עברית 
14
Fins 
12
Polski 
7
Esperanto 
5
Ozbek 
4
Português 
3
Тоҷикӣ 
3
Hrvatski 
2
Srpski 
2
Kiswahili سَوَاحِلي 
2
ქართველი 
2
Cebuano 
1
ترکمانی 
1
Ομάδα
Ελληνική
Βιβλιοθήκη 
3
Μάρτυρες 
3
Χάρτες 
2
Άρθρα 
2
βιογραφία 
2
Μέρη 
1
Μέρη & Οργανισμοί 
1
MP3 
323
PDF 
30,524
MP4 
2,395
IMG 
196,596
Kurdipedia είναι η μεγαλύτερη πολύγλωσση πηγές για την κουρδική πληροφορίες!
βιογραφία
Τζεμίλ Τουράν
Βιβλιοθήκη
Η επανάσταση στη Ροζάβα Δημοκρατική αυτονομία και απελευθέρωση των γυναικών στο συριακό Κουρδιστάν
Folders
Βιβλιοθήκη - PDF - Βιβλιοθήκη - Βιβλίο - Βιβλιοθήκη - Τύπος Εγγράφου - Alkukielellä Βιβλιοθήκη - Χώρα - Επαρχία - Έξω Μέρη - Τόπος - Μέρη - Γλώσσα - Διάλεκτος - Μέρη - Χώρα - Επαρχία - βιογραφία - Φύλο - Άντρας βιογραφία - Έθνους - Κούρδος βιογραφία - -

Kurdipedia.org (2008 - 2024) version: 15.75
| Επικοινωνία | CSS3 | HTML5

| Σελίδα χρόνος γενεάς: 2.891 δευτερόλεπτο (s)!