halil hayali (halil hayalî-i mutki), bitlis’in motki kazasının modan aşiretine bağlı, çevresinde saygıyla anılan bir ailedendir. doğum tarihi hakkında kesin bir kayıt bulunmamakla birlikte 1848-1850 yılları en kuvvetli ihtimaller olarak göze çarpar. halil hayali, çocukluğunda nur talebelerinin üstadı said-i kürdi’nin tavrından etkilenerek eğitim konusunda özel bir çaba sarf etmiştir. ilk öğrenimini diyarbakır’da gördükten sonra da dönemin bilim merkezi olarak görülen istanbul’a gelerek üniversite okumuştur. osmanlı döneminde çeşitli devlet kademelerinde görev alan halil hayali bey’in son memuriyeti de halkalı yüksek ziraat mektebi muhasebeciliğidir. 1900 yılından itibaren aralarında kadri cemil paşa, ekrem cemil paşa, kamuran ve celadet ali bedirhan bey’ler gibi onlarca gence kucak açıp onların kendi ilgi alanlarında daha da gelişip başarılı olmaları için her türlü desteği sunmuştur.
‘mekteb-i tıbbiye’de öğrenci olan diyarbakır’ın çermik ilçesi zazalar’ından ziya gökalp ile tanışarak birlikte kürtçe’nin gramerini ve sözlüğünü yazmaya başlarlar. özgürlükçü düşünceleri nedeniyle okulla ilişiği kesilen ziya gökalp, diyarbakır’a geri dönünce ve beraberinde de bu çalışmaları da götürür. meşrutiyetin ilanında halil hayali ve ziya gökalp ikilisi, selanik’te toplanan ittihat ve terakki cemiyeti kongresinde buluşurlar. ziya gökalp’in, diyarbakır delegesi olarak katıldığı kongre için istanbul’da bulunduğu sırada halil hayali kendisinden beraber hazırladıkları kürtçe gramer çalışmalarını ister. ancak gökalp bunları yaktığını söyleyerek geri vermek istemeyince halil hayali bu eseri yeniden yazmaya başlar.
halil hayali kürt terakki ve teavün cemiyeti’nin kurulması için ön ayak olanhayali, kürt neşr-i maarif cemiyeti’nin de kurucularından birisidir. bediuzzaman sadi-i kürdi; “iki mekteb-i musibetin şahadetnamesi yahut divan-ı örfi ve said-i kurdi” adlı kitabında halil hayali’den söz eder:
“işte milli onurun bir örneğini size takdim ediyorum, ki o da mutkili halil hayali efendi’dir. milli onurun her alanında olduğu gibi dilbilimi alanında da derinleşmiş ve dilimizin esası olan alfabesini ve gramerini hazırlamış ve diyebilirim ki bu uğurda gösterdiği gayret, çalışma ve çabalar onun maneviyatıyla bütünleşmiştir. bu kişi, örnek bir onurlu davranış göstermiş ve gelişmeye muhtaç dilimize dair temel atmış olduğundan, onun yolunu izlemeyi ve bu alandaki çalışmaları daha da geliştirmeyi onur sahiplerine tavsiye ederim.”
ekrem cemil paşa ve musa anter’in anlattıkları...
ekrem cemil paşa da kendi hayatını anlattığı “muhtasar hayatım” adlı eserinde halil hayali bey’den büyük bir saygıyla bahseder:
“istanbul’da kürt talebelerine hocalık eden, büyük ruhlu ve azimli, pek büyük bir kürt hakkında bir kaç söz söyleyeceğim. bu sözünü edeceğim kişi, motkili halil hayali bey’dir. aydın, himmetli bir vatanperverdi. biz gençler bu zatı 1909 yılında istanbul’da tandık. o vakitler yaşı elliyi mütecavizdi. cuma günleri divanyolu’ndaki diyarbekir kıraathanesine gelir bizi toplardı. kürt tarihinden, kürt hamaset ve mefahirinden çok şeyler anlatırdı. tarihi, milli ve edebi konuşmasının sonu gelmezdi. biz gençler büyük bir ilgi, zevk ve heyecanla konuşmaları dinler ve çok şeyler öğrenirdik. bu zat istanbul’daki öğrencilere 20 sene hocalık yapmıştır. bunu yaparken de bıkmaz, yorulmazdı. ben 1928 yılında kastamonu hapishanesinden çıktıktan sonra, istanbul’da bir çok defalar ziyaretine gittim. iki seneden beri yataktaymış, 1929’da istanbul’u terk ederken bu büyük adamı daha ağır hasta bir vaziyette yatakta bıraktım.”
musa anter de “hatıralarım” da saygıyla andığı bu değerli insanı şöyle anlatır: “halil hayali bey, kendisini gördüğümde bugünkü orman fakültesi baş muhasipliğinden emekliydi. pırıl pırıl bir ihtiyardı. oldukça kültürlü ve o ölçüde güzel kalemi olan halil hayali beyin gözlerinde adeta vatan aşkı parlıyordu. benim bütün emelim, sağlığımda, bu zalim milletlerin ayakları altında çiğnenen ve bu millete layık olmayan kürt milletinin kurtuluşunu görmektir derdi. kızı nazmiye hanımla oturuyordu. halil hayali, ölümüne yakın kendisindeki alışma notlarını bana verdi. bunların içinde paha biçilmez vesikalar vardır. ziya gökalp’in kendi eliyle yazdığı kürtçe grameri ve kürt dili üzerine araştırmaları vardı. ”[1]
elifbaye kurmanci
istanbul’da vefat eden, osmanlı dönemi aydınları arasında önemli kültürel çalışmalarıyla saygın bir yere sahip olan halil hayali’nin, kürtçe ile ilgili önemli çalışmalar yaptığı biliniyor. kürtçe’nin kurmanci, zazaki lehçeleriyle, türkçe, farsça, arapça ve fransızca’yı bilen halil hayali bey kürt dilinin bilinen ilk alfabesinin (elifbaye kurmanci) yanı sıra kürtçe’nin saff û nahv’ini (dilbilgisi) ve kamus’unu (sözlük) hazırladığı biliniyor. bunların yanı sıra yayın organlarında çıkan yazıları kurmancı lehçesinin ilk düzyazı örnekleri arasındadır. o, türkçe’den kürtçe’ye çeviri yapan ilk aydınlardan biri olarak da kabul edilir. halil hayali’nin bu çalışmalarının duyurularının yapılmasına rağmen ne yazık ki dönemin rojî, kurd, yekbûn ve jîn gibi dergilerinde yayınlanmış yazıları dışında bugün elimize ulaşan başlıca eseri “elifbaye kurmancı”dir.[1]