Elazığ’daki Harput Kalesi’nde Urartu döneminde savaş tanrısı Khaldi(Xaldi) adına törenler yapılan 2.800 yıllık açık hava tapınak alanı bulundu.
Harput Kalesi’nin güneybatı kısmında doğal kayalara oyularak yapılmış, oval ve düz bir alandan oluşan kurban alanı, oturma yerleri, basamaklar, nişler ve çeşitli amaçlar için yapılmış farklı şekil ve büyüklüklerdeki oyukların yer aldığı açık hava tapınak alanının dini törenlerde kullanıldığı düşünülüyor.
Birçok medeniyete ait izleri barındıran Harput Kalesi Kazı Başkanı Prof. Dr. İsmail Aytaç ve ekibi tarafından yürütülen çalışmalarda tespit edilen Urartu dönemi açık hava tapınak alanı, arkeolojik ve kültürel açıdan büyük önem taşıyor. Başkenti Van civarı olan Urartuların, batı sınırında yer alan Harput Kalesi’nde keşfedilen açık hava tapınak alanı, yaklaşık 2.800 yıl öncesine tarihleniyor.
Kazı Başkanı Prof. Dr. İsmail Aytaç, Harput Kalesi’nde üç kutsal alan keşfedildiğini, bunlardan en önemlisinin ise kalenin güneybatı tarafında keşfedilen kutsal alan olduğunu söylüyor.
Bu kutsal alana kuzeye doğru 30 basamak çıkılarak ulaşılabildiğini belirten Aytaç, basamaklardan çıkılan en son noktada bir taht bölümü ve yanlarında bugün görülmeyen, kırılmış, üzerinde kabartmaların olduğu taş yükseltiler, rölyefler olduğunu söylüyor.
Aytaç, “Ayrıca kuzeyinde ve güneyinde yine basamaklarla çıkılan oturma alanları yer alıyordu. En üst noktasında din görevlisi ayinleri yönetiyordu. Tepe noktasının hemen altında düz oval alanda ihtimaldir ki kurban kesimi gerçekleştiriliyordu ve diğer alt basamaklarda bu ayini, töreni izleyen insanlar yer alıyordu.” diyor.
Urartuların batı sınırındaki bir kalede bu derece kapsamlı bir açık hava tapınak alanının bulunması, kalenin Urartular için çok değerli olduğunun bir göstergesi sayılıyor.
“Tahminimiz bu alanda savaş tanrısı Haldi adına törenler yapılıyordu ancak Urartularda çok tanrılı din olması itibarıyla alandaki farklı nişlere başka tanrı ve tanrıçaların heykellerinin konulma ihtimali var. Günümüze ulaşmasa bile adak levhalarının da burada olma ihtimali bulunuyor. Dolayısıyla bizim Urartu yerleşiminin batı ucunda en önemli kutsal alanlardan birisi olarak Harput Kalesi’ni görüyoruz. Buranın tapınma alanı olma ihtimali daha önce ifade edilmişti ancak bu kadar önemli ve geniş ayrıntılarıyla tanıtılmamıştı. Açık hava tapınak alanının UNESCO yedek listesinde olan Harput’un asil listeye alınmasında bir katkı ve değer sağlayacağını düşünmekteyiz.”
Aytaç, alandaki araştırmalarının devam ettiğini ve diğer bölgelerdeki kutsal alanlarla kıyaslamalar yaparak daha net bilgilere ulaşma noktasına geldiklerini, bundan sonraki çalışma ve yayınlarında tapınakla ilgili daha ayrıntılı bilgi vereceklerini söyledi.
Harput Kalesi
Harput Kalesi, tarihsel kaynaklara göre MÖ 8. yüzyılda Urartu Krallığı tarafından kuruldu. MÖ 6. yüzyıldan itibaren Persler’in hâkimiyeti altına girdi. MÖ 1. yüzyıl ile MS 11. yüzyıl arasında Part, Roma, Sasani, Bizans ve Abbasiler arasında büyük mücadelelere sahne olmuş, 11. yüzyılın sonuna kadar Bizans hâkimiyeti altında devam etmişti. Bu süre zarfında Ziata Castellum ve Kharpete, Arapça’da Hısn-ı Ziyad adıyla anılan kale, 1085 yılında Çubukoğulları, 1112 yılında Artukoğulları, 1234 yılında Selçuklular’ın egemenliği altında kalmıştı. Kale, Çubuk Bey’in, Artuklu Beyi Belek Gazi’nin ve Selçuklu Beyi Alaeddin Keykubad’ın hükümet merkezi olmuş, 1366 yılında Dulkadiroğulları ve Akkoyunlu devletleri arasında sık sık el değiştirmişti. Kale, 1465 yılında Akkoyunlu Hükümdarı Hasan Bahadır Han (Uzun Hasan) tarafından ele geçirilerek Akkoyunlu idaresine alındı. Harput Bölgesi ve Kalesi, 1515 yılında Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlı İmparatorluğu’nun idaresine geçti[1].