“Hepimiz aynı dili konuşuyor olmamıza rağmen, neden renklere farklı farklı isimler veriyoruz?” İşte bu soru bu çalışmanın meydana gelmesine olanak sağladı.
Yazar Seher Muêzî’nin “Ferhenga Rengan” (Renklerin Sözlüğü) kitabı, derinlikli bir çalışmanın ürünü. Kitapta, Kürdistan genelinde renkleri isimlendirilmek için kullanılan 73 binden fazla kelime yer alıyor. 13 yılda kısıtlı imkânlar ile hazırlanan kitapta yoğun bir emek var. “Ferhenga Rengan”ın Kürt tarihi, sanatı, kültürü, sosyolojisi ve resmi için önemli bir kaynak niteliğinde.[1]
Seher Muêzî’nin bu kitabı meydana getirmesi çok da kolay olmadı. 13 yılda Rojhilat ve Başur köy, kent ve kasabalarında kısıtlı imkânlara rağmen bizzat gezerek yaptığı araştırmaların ürünü “Ferhenga Rengan”.
Yazar Seher Muêzî ile sözlüğün nasıl meydana geldiğine, içeriğine ve kimlere, nasıl bir faydası olabileceğine dair, Rojnews özel bir söyleşi yaptı.
Öncelikle elinize sağlık diyerek başlamak istiyorum. Kitabınızın ana teması neden renkler ve bunun arkasındaki öykü nedir?
Aslında iplerin renkleri ve örgü konusu ile başladım çalışmaya. Çocukluğumdan beri Kürtçenin renkler konusundaki zenginliği ilgimi çekmiştir. Annem iplik eğirirdi (tevin rêsandin), eğirirken ve boyarken bölgemizin lehçesi ile ipliklere ve örgülere bazı isimler verirdi. Pazara iplik satmaya gittiğimde yine bölgenin ağzına göre, ipliklerin renklerine farklı isimler verildiğini gördüm. Boyacılar (rengrêjan) pazarına gittiğimde gördüm ki, onlar da kendi bölgelerine göre farklı isimler veriyordu renklere. Bu durum kafamda şu sorunun şekillenmesine neden oldu: “Hepimiz aynı dili konuşuyor olmamıza rağmen, neden renklere farklı farklı isimler veriyoruz?” İşte bu soru bu çalışmanın meydana gelmesine olanak sağladı.
Peki çalışmanıza nereden başladınız?
Sonradan da fark ettim ki her aşiret, bölge ve köy renkler için farklı adlandırmalar kullanıyordu. Çalışmaya Rojilat Kürdistan’ın Sine kentinde başladım ve renklerin isimlerini toplamak için yavaş yavaş tüm köyleri gezdim. Bu araştırmayı yaparken kadınlara ve erkeklere bazı sorular sormam gerekiyordu. Ama bazı işleri özel olarak erkekler, bazılarını da özellikle kadınlar yaptığı için doğrudan soramadım sorularımı. Yalnızca kadınların yaptığı ve bildiği renkleri sorabildim. Örneğin kekliklerin renklerini de kadınlara soramadım, çünkü toplumumuzda çoğunlukla erkekler keklik besleme işiyle uğraşıyorlar. Erkeklerden de bu bilgileri topladım.
Bildiğimiz kadarıyla ilk kez böyle bir çalışma yapılıyor.
“Ferhenga Rengan” edebiyat, tarih, coğrafya, sanat ve toplumsal adlandırmaları da içerdiği için aslında bilimsel araştırmalar içinde değerlendirilebilir. Bu sözlük yalnızca renklerin isimlerinden oluşmuyor. Bentlerde, şiirlerde ve günlük yaşamdaki sözlerde geçen renk isimlerinin derlenmesinden de oluşuyor. Kitap, isim ve renklerin ötesinde, bu isimlerin kullanım şekillerinin neye işaret ettiğini ve toplum içinde nasıl kullanıldığına dair verileri de taşıyor.
Çalışmanızı tamamlamak için kaç bölgeyi dolaştınız ve bu ne kadar zamanınızı aldı?
“Ferhenga Rengan” Kürdistan’da kullanılan 73 bin 178 rengin, 4 bin sayfada bir araya getirildiği bir çalışma. Bu renkler hayvanların; kuşların deri, tüy, yün, göz renkleri ile çiçek, ot, ip, kıl gibi birçok doğal ürün ve Kürt elbiselerinde kullanılan renkler. Kürtçenin farklı lehçelerinde; özellikle de Rojhilat, Bakur, Başûr ve Rojava Kürdistan’ında renklere verilen isimleri de karşılaştırmaları ile derledim. Yine Ermenistan’da Kürtlerin arasında gezerek onların renkler için kullandıkları isimlendirmeleri de topladım. Bazen coğrafi olarak ulaşamadığım yerlere internet üzerinden bağlandım ve öyle sordum sorularımı. Uzunca bir süre Kürt coğrafyasındaki renklerin tarihini de araştırdım. Aslında dediğim gibi, çocukluğumdan beri bu renklerin toplanması ile meşgulüm. Ancak son 13 yıldır, aralıksız bir şekilde tüm enerjimi buna verdim. Ve bu uğraşımın meyvesini tam 13 yıl 13 gün sonra aldım.
Çalışma sürecinde karşılaştığınız zorluklar nelerdi, nasıl aştınız bu zorlukları?
Kitabı hazırlarken birçok zorlukla yüzleşmek zorunda kaldım tabii ki. Özellikle bir yeri ziyaret ettiğimde onlarca gün orada kalma zorunluluğum olabiliyordu. Burada da hem ekonomik harcamalar, hem de güvenlik gibi birçok zorluk çıktı karşıma. Bunlarla baş etmek gerekiyordu. Çoğu zaman imkân yetersizliğinden, çalışmama yardımcı olabilecek kitapları alma ve bunlardan faydalanma şansım olmadı. Mecburen arkadaşlarımdan ve dostlarımdan kitap ve sözlüklerini ödünç aldım. Gidip görmem gereken yerlerde yürüyerek, araç olmadan dolaştım. Kısacası en çok ekonomik anlamda zorlandım. Ama annem çoğu zaman yanımdaydı, yollarda da bana arkadaşlık etti.
Peki kitap ne zaman yayımlanacak? Ve yeni bir kitap projeniz olacak mı?
“Renklerin Sözlüğü”nün dizaynının tamamlanmasını bekliyorum aslında, o bitince basılacak. Ancak nerede basılacağına dair henüz bir fikrim yok. Az önce de söylediğim gibi, kitabın hazırlanma aşamasında yalnızca renklere dair bilgi toplamadım, buna paralel birkaç konu ile ilgili de geniş araştırmalarım oldu ve bilgi topladım. Gelecekte bunları da hem sözlük hem de kitap olarak yayıma hazırlamayı düşünüyorum. Sözlük hazırlamayı ve kelimelerin yazılışını çok seviyorum. Şu anda da temel problemim maddi yetersizlik. Ama halkın arasında gezerek bir emanet olarak topladığım bilgileri düzenleyip basma konusunda umutluyum.