Pek çok önemli besteye imza atan ve çok sayıda eseri klasikleşen sanatçı #Aram Tigran#’ın bugün 13’üncü ölüm yıldönümü.
Aram Tigran vefat etmeden önce #Diyarbakır#’a defnedilmeyi vasiyet etmişti. Ancak sanatçının bu arzusu gerçekleştirilemedi.
HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, Aram Tigran’ın neden Diyarbakır’da defnedilmediğini bir soru önergesiyle Meclis gündemine taşıdı.
Türkiye Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un yanıtlaması talebiyle verilen bir soru önergesinde şu ifadeler yer aldı:
Türkiye halklarının değeri, 'Apê Aram' olarak halk tarafından sevilen ve sayılan ünlü müzik insanı Aram Tigran 13 yıl önce sürgünde hayatını kaybetti.
1915’te Diyarbakır’dan sürülen bir ailenin oğlu olarak Suriye’nin Kamışlo ilinde doğan Tigran, hayatı boyunca Kürtçe, Ermenice ve Arapça dillerinde bu toprakların müziklerini söyledi.
En büyük vasiyeti olan, atalarının memleketi Diyarbakır’a gömülmesine, dönemin AKP iktidarınca müsaade edilmedi. Diyarbakır’da Aram Tigran adıyla açılan konservatuarın faaliyetlerine ise kayyım döneminde son verildi.
Bu bağlamda,
1. Türkiye halkları tarafından sanatına ve şahsına büyük bir sevgi duyulan Aram Tigran’ın anısını yaşatmak adına herhangi bir girişimde bulunacak mısınız?
2. Aram Tigran’ın vasiyetine göre Diyarbakır’a gömülmesine neden izin vermiyorsunuz?
3. Bakanlığınızın, Aram Tigran’ın adını yaşatacak herhangi bir projesi bulunmakta mıdır?
Aram Tigran kimdir?
1934 yılında Rojava’nın Kamışlo kentinde dünyaya gelen Ermeni sanatçı Aram Tigran’ın (Aram Melikyan veya Aramê Dîkran) babası aslen Sasonlu Ardeşir Beg, annesi ise Pasurlu Hilda Xanim’dır.
Ailesi 1915 Ermeni Soykırımı sırasında Kürt bir aile tarafından korunmaya alındı.
Kendisini her seferinde Kürtlere borçlu sayan, bir bilurvan (kaval sanatçısı) ve neyzen olan babasının nasihati üzerine Tigran da kendisini Kürt müziğine adadı.
Henüz 6 yaşındayken ud çalmaya başladı ve ilk derslerini babasından aldı. Kamışlo’da bitirdiği liseden sonra üç yıl da yüksek öğrenim gördü. Kimi udilerden aldığı derslerle Kürt makamları konusunda uzmanlaştı fakat sanatını icra etmek ve geçimini bu yolla sağlamak için henüz yirmili yaşlarına girmeden özel gece ve düğünlerde şarkı söylemeye başladı.
İlk konserini 1953 Newroz gecesinde verdi. Kısa bir süre sonra ud çalmayı bırakarak yine Kürt müziğinde çokça kullanılan bir enstrüman olan ve sesi daha yüksek çıktığı için cümbüşü tercih etti.
1966’da ailesiyle birlikte Ermenistan’a göç etti. Erivan Radyosu’nun Kürtçe bölümünde çalışmaya başladı ve ciddi manada ilk müzik eğitimleri de bu döneme denk geldi.
Kürt müziğinde yeni bir stil geliştirdi
Klasik ve modern Kürt şiirine yaptığı besteler ve düzenlemelerle Kürt müziğinde Arami adı verilen ve Ermeni müziğindeki koro tarzına benzeyen yeni bir stil geliştirdi.
1984 yılına kadar radyoda çalışmalarına devam etti ve 1995 yılında ülkesinden ayrılarak Avrupa’ya gitti. Kısa bir süre sonra Atina’ya yerleşti. 2006 yılında ilk kez bir festival için Diyarbakır’a gitti ve babasının doğduğu köyü secdeye kapanarak ziyaret etti. 14’incü albüm çalışmasını 74 yaşında yayımladı.
6 Ağustos 2009’da Atina'da aniden rahatsızlanarak kaldırıldığı hastanede, 8 Ağustos’ta 75 yaşında hayatını kaybetti.
Sürgünde dünyaya gelen, sürgünde yaşamını yitiren Tigran'ın Diyarbakır'da defnedilme vasiyeti ise engellendi.
Brüksel'de toprağa verilen Tigran'ın mezarına, Diyarbakır’dan getirilen toprak döküldü.
Aram Tigran’ın Bilbilo, Ay Dîlberê, Te Ez Kalkirim bi Ciwanî, Dîlber, Şev Çû, Dîyarbekir, Zimanê Kurdî, Ax Lê Eman gibi şarkıları Kürt coğrafyasının tümünde büyük bir beğeni ile halka mal oldu ve halen de Kürt müziğinin en önemli şarkıları arasında yer almaktadır.
Tigran, Kürtçe’nin yanı sıra Ermenice, Arapça, Rusça, Yunanca ve İngilizce biliyordu.[1]