19 Mayıs günü Newşirwan Mustafa vefat ettikten sonra ölümüne dair bir kaç küçük yorum ve haberden başka bir şey yazmadım. Fakat, Newşirwan’ın ölümünden sonra biraz Kürdistan’ın farklı parçalarında Kürd medyasını mercek altına alıp takip etmeye çalıştım. 19 Mayıstan bu makaleyi yazdığım ana kadar Kürd toplumunun farklı katmanlarından 100 binlerce insan GİRDÎ ZERGETE‚ye akın ederek Newşirwan Mustafa’ya son yolculuğundan refakat etti. Suleymaniye şehri Mîrî Baban tarafından kurulduğundan bu yana ilk defa böyle görkemli ve büyük bir cenaze törenine tanıklık etti.
Kürd yazar Şerko Abdullah, Newşirwan Mustafa ölümü üzerine yazdığı şiirin bir dörtlüğünde yaşananları şöyle özetliyor:
“Ey Çend ruhekî gewreye
hemû girdek Zergete ye
heta çewsawek mabe
bas basa Kakê Newe ye”
Newşirwan Mustafa’nın mezarı başında yapılan konuşmalara, gönderilen mesajlara, Kürd medyasında ona ilişkin yazılan binlerce makale ve tartışma programlarına baktığımız zaman Newşirwan’ın ölümü ardından ortaya çıkan sevgi ve sempati selini daha iyi anlıyoruz.
Newşirwan Mustafa yaşamının yarım yüzyıldan fazlası boyunca Güney Kürdistan’ın Ulusal Kurtuluş Mücadelesinin tüm alanlarına aktif bir şekilde ve pratik olarak katıldı. Kürd gazeteciliği, Kürd edebiyatı, Kürd tarihi, şehirlerde illegal örgütlülük, kırsal alanlarda Peşmerge savaşı, diplomatik ilişkiler ve daha bir çok alanda aktif bir şekilde yer aldı. Newşirwan Mustafa’nın bu çok yönlü kişiliği onun hakkında yapılan değerlendirmelere de geniş çapta yansımıştı. Herkesin kendisine göre bir Newşirwan Mustafa’sı vardı. Birileri onun “Kürd Edebiyat tarihi üzerine yaptığı çalışmaları”, diğeri onun “Kürd ve Kürdistan tarihi üzerine kaleme aldığı kitapları”, bir başkası onun 1976 yılından başlayarak 1991 Büyük Rapirin‘e kadar onun mücadelenin başında kalarak “askeri stratej, devrimin planlayıcısı” ve davadan ısrarcı yanlarını gündeme getiriyordu. Daha başkaları da Newşirwan Mustafa’nın “1991 Raperin’in mimarı” ve Güney Kürdistan’da “sivil muhalefetin başlatıcısı”, “özgür basının avukatı”, “yolsuzluklara karşı mücadelenin önderi” diye Newşirwan Mustafa’dan söz ediyordu. Bir de ona karşı olanlar var. Yüzbinlerce insanın sempatisini kazanan birinin de karşıtları olması kadar doğal bir şey yok.
Newşirwan Mustafa’nın yaşamı hakkında kısa bazı bilgiler vermek istiyorum.
Newşirwan Mustafa yada başka bir değişle “KEK NEWE” 1944 yılında Suleymaniye’nin Serşeqam (Berxaneqa) mahalesinde tanınan ve eğitimli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gözlerini açtı. İlk ve orta dereceli eğitimin Suleymaniye’de tamamladı. 1967 yılında Bağdat Üniversitesinin siyasal bilimler bölümünde eğitimini tamamlayarak mezun oldu.
Newşirwan Mustafa çok genç yaşlarda siyasal faaliyetlere katılıyor. 1963 ve 1964 yılları arasında Kürdistan Öğrenciler Birliğinin sekreteryasının üyesi olarak görev yapıyor. Aynı süreçte Kürdistan Demokrat Partisine üye oluyor. 1967 yılında KDP’nin Suleymaniye Liqinin üyesidir. O dönem KDP’nin Suleymaniye biriminde aktif olan gençlerden Newşirwan Mustafa, Refhati Mela, Şazad Sahib ve Simko Fettulla gibi gençler KDP içinde Molla Mustafa Barzani ile Politbüro arasında çıkan çelişkilerde daha çok Politbüro eğilimini taşıyorlardı.
1969 yılında Newşirwan Mustafa’nın imtiyaz sahibi olduğu RİZGARİ dergisi yayın faaliyetine başlıyor. Bu derginin 13 sayısı gün yüzünü görüyor. Bu derginin çevresi ciddi bir şekilde Mao Zedung’un düşüncelerinden etkilenmişlerdi. Bu derginin çevresinde Newşirwan Mustafa’nın yanı sıra daha sonra Kürdistan tarihi hakkında değerli araştırmalar yapan Mahmudi Mella İzzet, Fuad Mella Mahmud, Simko Fettullah, Heme Çawşin, Refheti Mella ve daha başka gençler kümelenmişlerdi. Bu gençler sık sık RİZGARİ dergisinde bir araya geliyor ve eğitim çalışmaları yapıyor. Refheti Mella’nın anlatımlarına göre Mam Celal’da ara sıra gelip eğitim çalışmalarına katılıyormuş. (Bilindiği gibi Mam Celal Güney Kürdistan siyasal kadroları içinde Mao’dan etkilenen ilk kadrolardan biriydi) Refheti Mella’ya göre 1970 yılında kurulan Komelay Marxi-Lenini Kurdistan “Rizgari dergisinin bıraktığı miras üzerine şekillenerek” orta çıktı.
Dr. Qasimlo döneminde İran Kürdistan Demokrat Partisi’nin sekreter yardımcısı olan ve Dr. Qasimlo’nun şehid edilmesinden sonra HDKİ’nin Genel Sekreteri olan Kürd tarihi, edebiyatı ve çeviriler konusunda önemli bir isim olan Abdullah Hasanzade Awene Gazetesiyle yaptığı bir söyleşi de Newşirwan Mustafa ile ilk tanışmalarına değiniyor. Abdullah Hasanzade bir soru üzerine: “ Newşirwan Mustafa’yı ilk olarak hatırladığım kadarıyla 1971 yılında Bağdat’ta tanıdım. O dönem arkadaşlarıyla illegal olarak Komela’nın oluşumu faaliyetleri içindeydiler. “BÎRÎ NÛ” adı altında bir kitaphaneyi idare ediyorlardı. Ben onu daha çok bu çerçeve de görüyordum. Onlarda illegal çalışıyorlardı. Çalışmalarının detayları hakkında fazla bilgim yoktu” diyor.
Abdullah Hasanzade’nin burada sözünü ettiği “BÎRÎ NÛ” Komelay Marxi-Lenini Kurdistan’ın önderlerinden Şehid Şahab Şêx Nurî yada diğer ismiyle Xalê Şahab tarafından kurulmuştu. Xalê Şahab‚ın Marksist klasiklerin Kürdçeye kazanılmasından önemli rolü vardı. Xalê Şahab, meşhur Kürd şairi Şêx Nurî Şêx Salih‚ın oğluydu. Şêx Nurî Şêx Salih Şêx Mahmudleri sırasında resmi gazetenin baş yazarıydı. O, Kürd şairi Abdullah Goran ile birlikte Güney Kürdistan’da serbest Kürd şiirinin önderi olarak biliniyor. Xalê Şahab, Irak rejimi tarafından aranmaya başladıktan sonra İran’a geçiyor. İran devleti Xalê Şahab ve arkadaşlarını yakalayıp Irak’a teslim etti. Irak devleti 21 Kasım 1976 tarihinde Komelay Rençderani Kurdistan önderlerinden Xalê Şahab ile birlikte , Şehid Cafer Abdulwahid ve Enver Zorab idam etti.
Newşirwan Mustafa Irak devleti tarafından aranıp ve gıyabından İdama mahkum edildikten sonra yurt dışına çıkıyor. Newşirwan Mustafa yurt dışında olduğu zaman Viyana Üniversitesinde masterini yapıyor ve “Kürd Ulusal Hareketinin Gelişimi” ana başlığı altında doktora çalışmasına başlıyor.
1975 Martında İrak ve Irak arasında imzalanan Cezayir Antlaşması, Eylül Devrimi’nin yenilgisi, yüzbinlerce Kürdün İran’a sığınması ve Peşmergelerin silahlarını bırakarak Irak rejimine teslim olmaları sürekli olarak dünya medyasında yer alıyor. Newşirwan Mustafa anılarında “yaşanan trajediden ciddi bir şekilde etkilendiğini” yazıyor. Bu arada Mam Celal başta olmak üzere bir dizi KDP yöneticileri devrimi yeniden başlatmak için hareket halindeler. Yurt dışında ve ülke de bir dizi toplantı yapılıyor. Eylül Devriminin yenilgisinde iki ay sonra 22 Mayıs 1975 tarihinde Şam’da bir toplantı yapılıyor ve bu toplantıda Yekîtî Niştîmanî Kurdistan kuruluyor, siyasi ve silahlı mücadeleye devam kararı alınıyor. O toplantıda Mella Mustafa Barzani’nin Kahire özel temsilcisi Dr. Fuad Mahsun(Şimdiki Irak Cumhurbaşkanı), KDP’nin Gençlik Örgütünün Sekreteryasının üyesi Abdulrezaq Feyli, Kürdistan Öğrenciler Birliği Başkanı, Adil Murad( aktüel olarak YNK yöneticilerinden), Dr. Kemal Fuad, Omer Şexmus ve Newşirwan Mustafa’dan bir kurucu yönetim oluşturuluyor. 22 Mayıs 1975 tarihinde bir açıklama yapılarak YNK’nin kuruluşu ilan ediliyor. Bu toplantıya Newşirwan Mustafa pasaport sorununda dolayı katılmıyor. Omer Şexmus ise Batı Kürdistanlı olduğundan(Suriye Kürdü) dolayı Suriye devleti tarafından arandığından dolayı katılmıyor. Ama, toplantıda ikisi de yönetime alınıyor.
Newşirwan Mustafa “Tuna Kenarlarından Nawzeng Vadisine” adlı Anılar kitabının birinci cildinde eğitimini yarıda bırakarak Kürdistan’a geri dönme kararına geniş bir şekilde değiniyor. Eylül Devrimi’nin yenilgisinden sonra binlerce Güney Kürdistanlının yurt dışına çıkıp iltica etmeye çalıştığı bir ortamda kendisinin ülkeye geri dönme kararı çevresi tarafından tuhaf karşılanıyor ve anlaşılmıyordu.
Newşirwan Mustafa ülkeye dönmeden önce tanıdık arkadaşlarına ve profesörlüklerine gidip vedalaşmak istiyor. Bunlardan biri de Prof. Helmuth Krammerdır. Newşirwan, Helmuth Krammer’e: “ Kürdistan’a geri dönüyorum vedalaşmak için geldim” diyor. Prof. Krammer: “ Niçin dönüyorsun?” diye soruyor. Newşirwan: “ Devrimi başlatmak için dönüyorum” diyor. Prof. Krammer: “ bu yıkılışın ifadesidir ve aptallıktır” diyor.
Newşirwan cevaben: “ Hayır ben yıkılmamışım. Biz farklı dünyaların insanlarıyız. Onun için birbirimizi anlamıyoruz. Sizin buralarda özgürlük o kadar çok ki sınırları zorluyor.. Bizim oralarda yok. Sizin buralarda para o kadar çok ki enflasyon oluyor. Bizim oralarda para yok.. Sizin buralarda teknoloji o kadar ilerlemiş ki çevreyi kirletiyor, bizim oralarda teknoloji yok. Bunun için beni anlaman çok zordur” diyor ve vedalaşıyorlar.(age, sayfa 60-61)
Ama yine de Newşirwan Mustafa Anılarında “acaba ben mi yoksa Prof. Krammer mı haklıydı? diyerek büyük bir soru işareti koyuyor.
Newşirwan Mustafa 13 Aralık 1975 günü Suriye’nin başkenti Şam’a hareket ediyor. YNK Yönetimi olarak toplantılarını yapıyorlar.. Bu arada yüzlerce Güney Kürd kadro farklı kanallardan Şam’a gelmiş yeni yapılanma içinde yer almak istiyorlar. Bu kadroların bir çoğu Kuzey Kürdistan’da doğru dürüst tanınmıyorlar. Yine de bir kaç kişinin ismini burada vermek istiyorum: Selami Mella Ahmed, Arif Şeyh Kerim, Enwer Şakeli, İbrahim Ezo, İbrahim Ebd Ali gibi Komela üyeleri….. Hesen Xoşnaw, Seyid Kerim, Cemal Ahmed Pena, Abdulla Xoşnaw, Welid Nexşibendi, Fuad Omer, Qereni Cemil, Omer Osman(Zehim Ali), Serdar Ebubekir, Ali Mustafa, Raid Aziz, Enwer Amin Misri, Hüseyin Babaşêx, Hesen Nermu, Abas Şebek, Saman Germiyani, Adil Şukur, Dawut Muhammed Ali gibi bir çok şahsiyet.
Bilindiği gibi YNK o dönemler Şam’ı kendisine merkez edinmiş ve bir dizi Peşmergelerini Filistinlilerin kamplarında eğitiyordu. YNK bir dizi kadro ve peşmergeleri Güney Kürdistan’dan getirerek askeri eğitimden geçiriyor. Newşirwan Mustafa’da Şam’da kalıyor ve koordinasyon faaliyetleri ile ilgileniyor.
YNK İbrahim Ezo komutasındaki ilk müfrezesini rahmetli şehid Necmeddin Büyükkaya rehberliğinden Kuzey Kürdistan üzerinden Güney Kürdistan’a Bedinan’a gönderiyor. Daha sonra başka gruplar geçiyor. Newşirwan Mustafa anılarında uzun uzun övgüyle Şehid Necmeddin(Neco) yada “Saleh” ten söz ediyor. Birlikte Diyarbakır’a gidişlerini Şam’daki görüşmelerini anlatıyor. YNK 1976 Haziran’ından 1977 Martına kadar Güney Kürdistan’ın kırsal kesiminin bir çok alanına askeri güçlerini yerleştiriyor. Irak rejimi 1975 yılının yenilgisinden sonra Kürdlerin yeniden harekete geçebileceklerine inanmıyordu. Onun için Kürdlerin açıklamalarını pek ciddiye almıyordu. Mam Celal’ın açıklamalarına karşı Saddam Hüseyin, Filistinli liderlerden George Habaş’a “ Celal Talabani 7 adamı dahi dağa çıkaramaz” diyor.
Newşirwan Mustafa’nın yönetiminde bir grup YNK peşmergesi 24 Kasım 1976 tarihinde Güney Kürdistan’a geçmek için Batı Kürdistan’dan Kuzey Kürdistan’a geçiyorlar. Bu birlik uzun bir yolculuktan sonra Uludere mıntıkasına varıyorlar. Ali Şaxi adlı kuzeyli bir Kürd rehberlik ediyor. Goyan mıntıkasında ciddi sorunlarla karşı karşıya kalıyorlar. Newşirwan Mustafa grubu geri Suriye’ye gönderiyor. Yanına 3 kişiyi alarak dar bir grup olarak Behdinan mıntıkasına geçmek istiyorlar. Fakat, başarılı olamıyorlar. Onlarda Suriye’ye geri dönmek zorunda kalıyorlar. Newşirwan Mustafa Anılarında “her ne kadar bu yolculuk 3 haftadan fazla sürmedi ve hepimiz sağ ve selamet Suriye’ye geldik ise de siyasi ve ruhi olarak kötü bir yenilgiydi. Benim için gelecek süreç için iyi bir tecrübeydi” diyor.
Newşirwan Mustafa ve arkadaşları yeniden Suriye’ye dönüyorlar. Belli bir dönem sonra 1977 Nisan ayında Newşirwan Mustafa ve Şehid Necmeddin Büyükkaya Qamişlo’dan Nusaybin’e ve oradan Diyarbakır’a geçiyorlar. Necmeddin Büyükkaya o dönem eski arkadaşlarıyla sorunları vardı. Neco İstanbul’a gidiyor. Newşirwan Van’a Z.A’ya gidiyor ve oradan Gevere geçiyor ve M. H’den kalıyor. M.H’nin yardımıyla YNK’lilerin daha önce ilişki içinde oldukları Hewler ileri gelen ailelerinden biri olan Musa’nın yanına gidiyor. Musa eğitimli ve YNK kadrolarıyla daha önce ilişki içinde olan biriydi. 1975 yılında alınan yenilgiden sonra Kuzey Kürdistan’a geçip Şemzinan dağlık bir köyüne yerleşiyor. YNK’liler daha önce Musa’nın bilgisi dahilinde bazı silahları o bölgede toprağa gömmüşlerdi. Newşirwan ordan bir silah alarak sınır boyunda bir mezraya gidiyor ve oradan Güney Kürdistan’a geçerek YNK birimleriyle buluşuyor. Newşirwan Mustafa Kuzey Kürdistan’ın Serkem nehrinin kenarında bulunan Ketine mezrasından Güney Kürdistan’ın Derya Sor adlı köye geçtikten sonra onun yaşamında 1991 Raperin’i ile sonuçlanacak uzun yıllara dayanan bir silah mücadele süreci başlıyor.[1]