#Kobanê Katliamı#’na yakından tanıklık eden ve bu katliamda yakınlarını kaybeden #kadın#lar, o kara günleri anımsayarak, neler yaşadıklarını anlattılar. Kadınlar, yaşadıkları sürece bu katliamı unutmayacaklarını söyledi.
Kobanê – Kobanê zaferinin ardından IŞİD Türkiye’nin desteğiyle 25 Haziran sabah erken saatlerde Kobanê’ye saldırarak katliam gerçekleştirdi. IŞİD saat 04.00 sularında #YPG# ve Fırat Volkanı güçlerinin askeri elbiselerini giyerek Kobanê ve kırsal kesimlerine girdi. Kobanê Kantonu Meclisi’nin etrafını saran çeteler, Güney Kobanê Halep yoluna, Mustefa Derwêş yoluna, Kaniya Kurdan, Miktelê, Gomrig, Azadî Meydanı’na 48’inci sokağa, sebze haline, Miştenur Hastanesi’ne, Termik ve Berxbotan köylerine yerleşti.
64’ü kadın 233 kişi katledildi
Bomba, mayın, keskin nişancı, kılıç kullanarak katliam gerçekleştiren çeteler, çocuk, kadın, yaşlı, genç demeden gördükleri herkesi katletti. İnsanlar farklı yöntemlerle katledilirken, çeteler halkı ayrıca kendisine kalkan olarak kullanıyordu. Katliam 3 gün sürdü. Bu yüzden katledilenlerin naaşı günlerce sokaklarda ve evlerde kaldı. YPJ ve YPG savaşçıları kurtardıkları halkı Kobanê ormanına ve Mezra Dawud köyüne yerleştirdi. Katliamda 233 kişi yaşamını yitirdi. 35’i çocuk, 3’ü hamile olmak üzere 64 kadın katledilen 233 kişi arasında bulunuyor. Ayrıca 30 YPJ ve YPG savaşçısı da katliamda yaşamını yitirdi. Katliama tanık olan kadınlar, yaşananları ajansımıza değerlendirdi.
“Kurşun sesi ile uyandık”
Şehîd Moro mahallesinde yaşayan 65 yaşındaki Ferîze Mehmûd Mislim’in eşi Hesen Ehmed Hemed IŞİD çetelerinin saldırısı sonucu yaşamını yitirdi. Ramazan ayının bir haftasını geride bıraktıklarını ifade eden Ferîze Mehmûd Mislim, sabahın erken saatlerinde kurşun sesi ile uyandıklarını söyledi. Asayiş güçleri içinde yer alan oğlunun başına bir şey gelmesinden de korktuğu anları anlatan Hesen Ehmed Hemed, “Evden çıkıp onların yanına gittim. Onlara evden çıkmayın DAİŞ saldırıyor dedim. Oğlum beni dinlemedi ve hazırlanıp evden çıkacakken, DAİŞ içeri girdi ve herkesi esir aldı” dedi.
“Evden zorla çıkarttılar”
Saldırıda saklandığını dile getiren Ferîze Mehmûd Mislim, “O sırada çeteler evime bomba attı. Eşim hem bombadan etkilendi hem de çeteler ona kurşun yağdırdılar. Eşimin oruçlu olduğunu ve bunun günah olup olmadığını sordum. Bana ‘siz kafirsiniz. Sessiz ol yoksa seni de katledeceğiz’ dediler. Kolumdan tutup evden zorla çıkardılar. Çeteler yaklaşık 40 kişi toplamıştı. Onları katletmeyi düşünüyordu. Tekrar gizlenip eve gittim. Eşime seslendim ancak yaşamını yitirmişti. Kızıma seslendim ancak ondan da ses çıkmayınca çetelerin onu götürdüğünü düşünmeye başladım. Bunun üzerine çeteler ağlama sesimi duyunca yeniden beni alıp götürdüler. Ellerinde bomba vardı. Bizi onunla tehdit ediyorlardı. Daha sonra hepimizi bir odaya koydular ve döndüklerinde hepimizi öldüreceklerini söylediler. Kimileri kendi elbiseleriyleydi kimileri de YPG elbiseleri giymişlerdi. Elleri kanlıydı” sözleri ile yaşanan vahşete dikkat çekti.
Eşinin cenazesi yıkılan evin altında kaldı
Tüm mahallenin kuşatma altında olduğunu ve bu yüzden de kimsenin onlara ulaşamadığını dile getiren Ferîze Mehmûd Mislim, “Odadakilerin hepsi kendi bulunduğu yerden çukur açtılar ve bizler o çukurlardan kaçtık. Kızımda evde saklanmış. Çeteler onu görmemiş. Duvara açtığı delikten kaçarak bize ulaştı. Saldırılar sonlanınca evlerimizin yıkıldığını gördük. Eşimin cenazesi yıkılan evimizin altında kalmıştı. Yaşananları asla unutmayacağım. Ben, eşim ve kızım evdeydik. Diğer çocuklarımı evlendirmiştim. DAİŞ yaşamı bize cehenneme çevirdi. Yıkılan evimizi daha sonra yeniden inşa ettik” dedi.
Aileden birçok kişi katledildi
Şehîd Abdo ya da diğer adıyla Miktelê mahallesinde yaşayan Hedle Mihêmîd, eşinin yanı sıra katliamda 7 yakınını kaybeden isimlerden. Kobanê savaşının ardından köylerine döndüklerinde bütün evlerin yıkıldığını talan edildiğini söyleyen Hedle Mihêmîd. “Çadırda yatalım ama kendi topraklarımızda olalım” diyen Hedle Mihêmîd, evleri yapılıncaya kadar çadırlarda kaldıklarını kaydetti. Daha bu gerçekleşmeden Kobanê Katliamı’nın yaşandığını dile getiren Hedle Mihêmîd, “O süreçte Mizir Dawud köyündeydik. Ağabeyimde bizim yanımızdaydı. Sabahın erken saatlerinden kurşun sesleriyle uyandık. Ne olduğunu ağabeyime sorduğum sırada büyük bir patlama sesi geldi. Ağabeyim ve eşimin yanına çöktüm. Ne olduğunu tekrar sordum. Eşim çetelerin bir kuzenimize suikast düzenlediğini söyledi. Eşim ve ağabeyim araca binerek Kobanê’ye yönlerini verdiler. Onların gitmesinin ardında 2 kuzenimiz, onların bir oğulları, dayımızın kızının DAİŞ tarafından farklı yerlerde katlettikleri haberini aldık” ifadelerinde bulundu.
“Kobanê Katliamı asla unutulmamalı”
Hedle Mihêmîd, eşi Hemed, ağabeyi Şêrzat ve amcaoğulları Abdullah’ın cenazelerinin geldiğini ve çetelerin onları araçta katlettiklerini söyledi. Cenazeleri köy mezarlığına defin ettiklerini belirten Hedle Mihêmîd, akşama kadar diğer beş akrabalarının cenazelerinin de köye ulaştığını ve onları da defin ettiklerini kaydetti. Hedle Mihêmîd, Kobanê Katliamı’nın asla unutulmaması gerektiğine işaret etti.
Eşini kanlar içinde gördü
Eşi gözleri önünde katledilen ve Şehîd Ebdo Mahallesi’nde yaşayan Mûna Osman, iki gün boyunca eşinin cenazesiyle birlikte kaldığını anlattı. Katliamdan bir gün önce herkesin Sirin’in özgürleştirilmesi haberi beklediğini söyleyen Mûna Osman, sözlerine şöyle devam etti: “Ramazan ayıydı. Oruç tuttuğumuzdan kaynaklı o saatte uyanıktık daha. Eşim yemek yiyip yattı ama ben daha uyumamıştım. Kurşun seslerinin evimizin yakınlarından geldiğini duydum. Eşim uyanıp ‘Sirin özgürleşti’ dedi. Bu yüzden büyük bir sevinç ile kapıyı açtı ve sokağa çıktı. O sırada kurşun sesleri daha da yakınlaştı. Başımı kaldırıp baktım. O sırada YPG elbisesi giyen iki kişinin evimden çıktığını gördüm. Biraz geçtikten sonra eşim benim ona ulaşmamı istedi. Gittiğimde ona kurşun sıktıklarını ve kanlar içinde olduğunu gördüm.”
Çocuklarını yastıkların arkasına sakladı
YPG’nin böyle bir şey yapmasına şaşırdığını ancak eşinin onların YPG değil çeteler olduğunu ve Kobanê’ye girdiklerini kendisine söylediğini belirten Mûna Osman, “Çeteler kapıyı arkalarında açık bırakmışlardı. Eşim kapıyı kapatmamı istedi. Kapıyı kapattıktan sonra eşimin yanına döndüm ve onu içeri taşımak istedim. Ancak kaldıramadım. Elim ayağım titriyordu. O durumda bir kilo bile kaldıramazdım. Hastaneye götürmek için komşulara telefon açmamı istedi eşim. Her ne kadar komşulara ulaşmaya çalıştıysam da kimse çıkmadı. Komşular damda yatıyordu. Çetelerin eşimi nasıl yaraladıklarını görmüşlerdi. Hepsi saklanıyordu. 10 dakika geçti ya da geçmedi; çocuk, kadın, erkek, yaşlıların çığlıklarını duymaya başladım. O an çetelerin evlere girdiğini ve kimilerini katlettiklerini anladım. Yarım saat geçtikten sonra eniştem bize ulaştı. İçeri taşıdık onu. Eşim ile konuşuyorduk o sırada eve yeniden kurşun sıkmaya başladılar. Çocuklarım o zaman küçüktü. Yastıkları üst üste koydum, çocuklarımı arkalarına koydum ki onlara kurşun gelmesin” diyerek konuşmasını sürdürdü.
Mahalle kurtarıldı
“Çocuklar korkudan bağırıyordu. Saat o sırada 07.00 olmuştu. Eşimin sesi kesildi. O an yaşamını yitirdiğini anladım. Yüzünü kapattım ve kanların içinde oturduk. Kurtarılmayı bekledik. Öğle saatleri oldu kendi savunma güçlerimizin evlerden çıkın evler mahalle güvenli dediklerini duydum. Hayatta kalan komşularımızla birlikte dışarı çıktık” diyen Mûna Osman, Mezir Daveud köyüne kendilerini ulaştırdıklarını söyledi. O anları da anlatan Mûna Osman, “Halkın bağırışları, çığlıkları birbirine karışıyordu. Her evden en az bir kişi katledilmişti. O gün Şehîd Ebdo Mahallesi’nden 72 kişi katledildi. Bir gün sonra mahallenin DAİŞ’ten temizlendiği haberini aldık. Mahalleye döndük ve eşimi defin ettik” dedi.[1]